Karakter, ayırt edici özelliktir. FETÖ’nün karakteri ve ayırt edici özelliğiyle ilgili birçok değerlendirme yapılabilir ama bunlar içinde en belirgin olanı bir tür yalan makinesi olmasıdır. İki yüzlülük, takiyye, sahtelik ve sahtekârlık…
FETÖ’cülerin temel özelliği karının kocasından, abinin kardeşinden, babanın oğlundan gizlediği bir hayat yaşaması, yalan bir dünya kurmasıdır. Komut verildiğinde zombiye dönüşen insanlar nasıl bir karaktere, kişiliğe ve mizaca sahip olabilirler veya FETÖ bu insanların karakterini ve kişiliğini nasıl bir dönüşüme uğratmış olabilir? Psikiyatristlerin ve psikologların bu konu üzerinde de durması gerekiyor.
Küçük yaşta ağına düşürdükleri çocukların hayat planlamasını yapan, hangi okula gideceklerine, hangi mesleği seçeceklerine, nerede çalışacaklarına, kiminle evleneceklerine karar veren bir üst akıldan bahsediyoruz.Bu akıl, insanların nasıl kodluyor, ne gibi dönüşümlere uğratıyor?
FETÖ, müntesiplerinin ‘huy’unu, karakterini, kişiliğini dönüştürerek, bozarak, yeniden fomatlayarak hareket eden bir yapı.
A.H. Amasi’ye göre “huy, insanın düşünmeden ve planlamadan bir eylemi gerçekleştirmesine neden olan psikolojik yetidir (meleke-i nefsaniyye)". İnsan psikolojisinde etkisi çabuk geçenlere hal, etkisi uzun sürenlere ‘yeti’, yani meleke deniyor. Bir şeyin meleke haline getirilmesi o şeyin tabii bir unsur olarak özümsenmesini ve karakterin parçası olmasını ifade eder.FETÖ, yandaşlarına yalanı, hileyi, iki yüzlülüğü meleke haline getirerek zombiler üretiyor. Yalanın ve hilenin meleke haline gelmesi akli-dini-vicdani ölçüleri devre dışı bırakıyor.
E. Fromm kişilik’i, insanın tek ve biricik olan kazanılmış veya kalıtımla geçen ruhsal özelliklerinin bütünü olarak tanımlar. Kişilik ve karakter insanın çocukluk döneminde gelişir. Genç yaşta insanlara musallat olan FETÖ, kişilik ve karakter şekillenişine etki etme veya onu dönüştürme konusunda da çok mahir.
Kişilik tahlilleri yapan, herkese kişiliğine göre ama kendi amaçlarına hizmet edecek şekilde bir rota çizen FETÖ’nün çok uzun soluklu ve tek tek bireyleri nazara alarak örgütlenen bir yapı olduğu biliniyor. Hipokrat’ın belirttiği gibi insan öfkeli, hüzünlü, sıcakkanlı, soğukkanlı gibi farklı mizaçlara sahiptir. FETÖ’nün, herkese mizacına uygun bir kodlama yaptığı ve mesleki kariyerinden evliliğine kadar farklı şekillerde yönlendirdiği görülüyor. Büyük devletlerin olup biten her olayı yönetme gücü olmadığı ama olaylara meyil verme kabiliyeti olduğu söylenir. Bu tür örgütler de insanlara meyil vererek onları kendi amaçları için kullanışlı makinelere çevirir.
Yalan, hile ve sahtekarlık FETÖ’nün sadece örgütsel taktiği değil, bireylere kazandırdığı bir huy’dur.Sühreverdi huyun yerleşmesi halinde kolay kolay değişmediğini şöyle anlatır: “Huy ateş gibidir, her ne kadar güç yansa da söndürmesi de o nisbette güç olur. Huy sele benzer ki, suyun akış süresi ne kadar uzun, arka arkaya ve kesintisiz olursa önüne bent yapmak o kadar güçleşir.”
Mahkemelerde yalan söyleyen sanıkların hali ‘huylu huyundan vazgeçmez’ sözünü hatırlatıyor.
Karakteri bozulan ve dönüştürülen insanlar habis huylarından kurtulamıyorlar. FETÖ’cüler için kötülük yapmak, kumpas kurmak, yalan söylemek, iftira atmak örgütsel bir görev olmanın ötesinde bir huy’a ve karaktere dönüşmüş.
Kimisi menfaat için, kimisi çarpıtılmış bir dini inanış için, kimisi başka saiklerle bu örgütün kirli emellerine hizmet ediyor. Ama hepsinin ortak özelliği kötülüğün ve her yolu mubah görmenin bir karaktere dönüşmüş olması…
Bu yüzden bu hastalıklı halle mücadele etmek daha derin ve uzun soluklu bir uğraş gerektirecek…