Hiçbir kimsenin toplum genelinde itibarlı veya saygın bulunmadığı bir dönemden geçiyoruz. Bu durum sadece Türkiye için geçerli değil, hemen hemen her toplum benzer durumda. Üstelik bu durum sadece kişiler için değil, organizasyonlar, ülkeler ve büyük birlikler için de geçerli. Büyük ideolojilere gönül kaptırmış insan toplulukları azaldı. İktidara gelen kalıcı ve saygın bir düzen kuramıyor. Arık kaos ve risk toplumu içindeyiz.
BATI ARTIK GEÇER AKÇE DEĞİL
10 yıl öncesine kadar Avrupa idealinden bahsedilebilirdi. Ortalama bir entelektüel Avrupa’yı hem kurduğu toplumsal düzen hem insana verdiği değer hem de ekonomik refah açısından saygın bulabilirdi. Avrupa gibi olmayı önümüze bir hedef olarak koyabilirdi. Bu yaklaşım Avrupa’ya ideolojik karşıtlığı olmayan geniş kitleler tarafından da kabul görebilirdi. Avrupa algısı hayranlık veya imrenme düzeyinde olabilirdi.
Artık Avrupa algısı değişti. Avrupa halen görece daha iyi bir noktada olmakla beraber, artık ortalama entelektüele bile ufuk olabilecek bir halde değil. Mısır’da halkın tercihlerini ezen bir diktatörü desteklemelerinden, göçmenlere vebalı gibi davranmalarından, artan ırkçılık uygulamalarından, çok kültürlülük siyasetinden vazgeçmelerinden oluşan manzara onları psikolojik çekim merkezi olmaktan giderek çıkardı. Daha bu trendin başındayız. Avrupa, Amerika ve liberal değerleri ilham kaynağı olmaktan giderek uzaklaşacak.
BÜYÜK İDEOLOJİLER GÖNÜLDEN TARAFTAR BULAMIYOR
19 yy’deki kominizim, sosyalizm, kapitalizm, liberalizm ve İslamcılık artık gönülden bağlı taraftar bulmakta zorlanıyor. Bu ideolojilerin yeni versiyonları bile gönüllere etkisi zayıfladı. Aslında kimsenin elinde güçlü şekilde savunabileceği bir şey kalmadı. Küçük etnik, ulusal veya kültürel aidiyetler dışında güçlü bağlılıklar azaldı. Ancak siyasallığı ön planda olmayan, kurumsallığı güçlü olmayan maneviyat alanı büyüyor.
LİDER SAYGINLIĞI AZALIYOR
Büyük liderlikler ve lidere gönülden bağlılıklar da giderek zayıflıyor. İster siyasal alanda ister kültürel alanda ister dini alanda liderliklere duygusal bağlılık azalma trendinde. Kamplaşmış insan kitleleri liderleri de tüketiyor. Liderlerin hali insanlara yeterli gelmiyor. Saygınlık azalıp, eleştiri hatta düşmanlık artıyor. Bu anlamda liderler etrafında kilitlenme dönemi de kayboluyor. Bir adım öne çıkan, bir iddiada bulunan her insan tekine bir öteki tarafından had bildiriliyor. Bir iş yapıyorsan yıkıcı karşıtlığı da bekliyor olman lazım.
KAOS VE RİSK TOPLUMU
Bugünün dünyasını tanımlayan en iyi hal kaos ve risk. Her düzen tehdit altında. Her düzene uygun şartlar oluştuğunda kaotik bir isyan çıkarılabilir. Fransa’da, Irak’ta, İran’da, Lübnan’da olan bu. Hiçbir toplum bu kaotik iç isyanın tehdidinden uzak değil.
Söylediklerimi pesimizm olarak görmek ve buradan eylemsizliğe davet ettiğimi çıkarmak doğru bir çıkarım olmaz. Bu bir durum tanımlaması. Bugünün dünyasında bir iddiada bulunan herkesin karşıtlarını da oluşturacağını bilmesi ve bu duruma dayanıklılık kazanması gerekiyor. Mutlak saygı ve kabul artık kimseye, hiçbir kuruma ve organizasyona nasip olmayacak. Ama yine de görece toplumsal meşruiyet görmek, kısmen kabul edilmek, bir oranda hayırla yad edilmek, kısmen de olsa sevilmek mümkün. Temiz algılan kimse olamayacak ama daha kirli algılanana daha fazla düşmanlık edilecek. Görece daha iyi olan daha fazla ayakta kalacak, meşruiyeti en az olan en kolay gidecek. İnsanlar daha birey kalarak kendini ayakta tutmaya çalışacak. Ahlaki tutarlık arayanlar daha fazla kendi başına kalmaya yönelecek.