Meclis’te tarihi anlara şahitlik ediyoruz. Yürütme alanındaki ikiliğe yaslanan “sistemik krizi” aşmak için getirilen anayasa değişikliği teklifi üzerinden kopartılan fırtına hakikaten ibretâmiz.
CHP gerdikçe geriyor.
Grup Başkanvekili alenen, “Bu anayasa değişikliği beraberinde iç kaosu ve savaşı getirir!” demekten kaçınmadı. CHP Genel Başkanı, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan’a, “Bu teklifi geri çekerseniz ortam yumuşar” dedi. CHP’nin dediği özetle şudur:
“Bu teklifi geri çekmezseniz, kaos ve iç savaş olur.”
Dahası ve en fenası, bunun müsebbibinin de AK Parti olacağını söyleyen CHP sözcülerinin, giderek darbe meselesinde de daha aleni bir biçimde Fetullahçıların safına kendilerini yerleştirdiklerini gösteriyor.
Darbeye “tiyatro/senaryo” diyen Fetullahçı argüman giderek CHP’nin resmi söylemine dönüşüyor. Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe” söylemi bunun ifadesi sadece. CHP sahiden çok tehlikeli oynuyor. “Kaos ve iç savaş” söyleminin yanına iliştirdiği “kan çıkar!” tehdidi artık tahammül sınırlarını aşıyor.
***
Meclis iradesi üzerine ipotek konulmak isteniyor. Meclis’in neyi yapıp yapmayacağına veya milletin temsilcilerinin neyi çıkarıp çıkarmayacağına CHP’nin başını çektiği eski Türkiye artıkları karar verecekse, o zaman demokrasiden söz etmek anlamsızlaşır.
Bir yanda yapılacak değişiklikle Meclis’in devre dışı bırakılacağını iddia etmek, öte yandan Meclis iradesine ipotek koymak veya Meclis iradesine sınır çizmek çelişkinin dik alasıdır.
Anayasa değişikliğinin görüşüleceği gün, CHP’nin öncülük ettiği eski Türkiye artıklarının Meclis önünde sergilediği statükocu ve sekter tavır demokratik bir tepki değil, özünde Meclis’e verilen bir muhtırayı içeren anti-demokratik bir zihniyetin yansımasıdır. Dışarıda kaos ve çatışma politikası izleyen CHP, içeride de Meclis’i terörize ederek hem Meclis faaliyetlerini paralize etmeye çalışıyor, hem de millet iradesi karşısında nasıl engelleyici bir rol üstlendiğini ortaya koyuyor.
***
Sahi CHP, millet iradesinden niçin bu kadar çok korkmaktadır?
AK Parti ve MHP’nin yürütme alanında beliren “sistemik krizi” çözmek için getirdiği bir anayasa değişikliğine CHP tarafından karşı çıkılmasını anlamak mümkün olmakla beraber, bu değişikliğin Meclis tarafından görüşülemeyeceğinin iddia edilmesini anlamak asla mümkün değildir.
CHP’nin ısrarla getirilen değişikliklerin anayasaya aykırı olduğu için görüşülemeyeceği iddiası, sahiden hilkat garibesidir. Bir kanun değişikliğinin anayasaya aykırılığı iddia edilebilir ama bir anayasa değişikliğinin anayasaya aykırı olduğunu iddia etmek sahiden ibretlik bir anlayıştır. Dahası, parlamenter sistem üzerinden Meclis önemine vurgu yapan CHP’nin, Meclis’in anayasa değişikliğini yapamayacağını iddia etmesi gerçekte CHP’nin Meclis’in şahsında millet iradesine verdiği değeri göstermektedir.
Başbakanımız Binali Yıldırım gayet açık bir dille bir gerçeği hatırlattı Meclis kürsüsünde.
Dedi ki: “Bizim CHP’ye önerimiz şu oldu: Siz kendi hükümet sistemi önerinizi getirin, biz de kendimizinkini. Her ikisini de halka götürelim. Halk hangisini istiyorsa onu kabul edelim hep birlikte. Ama CHP buna yanaşmadı.”
CHP kendi önerisini getirmiyor. AK Parti ve MHP’nin takdire şayan diyalog ve uzlaşı temelinde ortaya koyduğu bir mutabakat önerisine de hiddetle ve şiddetle karşı çıkıyor.
Daha ileri giderek Meclis’e muhtıra veriyor.
Dışarıda kaos ve çatışma siyaseti izliyor.
Meclis’i de terörize ediyor.
***
Bu anayasa değişikliğinin geçmesi halinde kaos ve iç savaşın meşru hale geleceğini söyleyecek kadar akıldan ve iz’andan yoksun bir söyleme sarılan CHP’nin, aslında bu söylemle kendi geçmişinde ortaya çıkan iç isyanları nasıl meşrulaştırdığını görmeyecek kadar körleştiğini söylememe bilmem gerek var mı?
Bu anlayışa göre Cumhuriyet’imizin CHP’li devr-i iktidarında, yani “tek adam-tek parti dönemi”nde beliren Dersim vb. isyanların ve bilumum kaos ve çatışmaların müsebbibinin CHP zihniyeti olduğunu birileri çıkıp söylerse, CHP’liler ne der?