HDP, üç büyük şehirde aday göstermeyecekmiş...
İstanbul, İzmir ve Adana’da CHP adayı desteklenecek... Demek ki Kandil’den gelen emir bu yönde...
Böylece “ittifak” yapmamış oluyorlar...
Öyle mi?
Duyuruyu yapan HDP sözcüsü Saruhan Oluç diyor ki, “Büyük fedakârlık yapıyoruz...”
Nasıl fedakârlık?
Detaya dökmüyor ama “kan tükürüp kızılcık şerbeti içtik” demeye getiriyor. Yani, ittifaklarını İyi Parti’den gizlemek için her türlü hokkabazlığı yapmışlar ya da yapacaklar...
Meral Akşener taraftarlarına yedirebilirler ama CHP’nin aşırı Kemalize seçmeni buna iyi gözle bakmayacaktır.
Tıpkı, Kılıçdaroğlu’nun Kadıköy’e çakmaya çalıştığı PKK destekçisi adaya iyi gözle bakmadığı gibi.
HDP sözcüsü buyuruyor ki, “Yaptığımız değerlendirmeler sonucunda HDP olarak, demokrasi, demokratik hak ve özgürlükler adına, Türkiye'de demokrasi mücadelesinin güçlenmesi için kimi yerlerde fedakârlıklar yapma konusunda bir karar aldık. Bu fedakârlığı şu ya da bu parti lehine yapmıyoruz, Türkiye'deki demokrasi mücadelesi için yapıyoruz.”
PKK’nın, bu büyük demokrasi mücadelesinde tuttuğu yeri biliyoruz.
İyi Parti nerede duracak?
Nasıl bir katkı sunacak?
Daha doğrusu, katkı sunmaya devam edecek mi?
O zaman içinde bulunduğu acıklı durumu “ülkücü” tabanına nasıl açıklayacak?
Kandil’den gelen emri yok mu sayacak?
HDP-CHP ittifakı içinde “yer almıyormuş gibi” mi yapacak?
Ne yapacak?
Merhum Türkeş’i ipte sallandırmayı kafasına koymuş askeri savcı Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer’i hazmetmişlerdi
PKK’yla omuz omuza durmayı sindirecekler mi?
Bu sorular, “CHP-HDP-İyi Parti” ittifakının görünmez ortağı Saadet Partisi için de geçerlidir.
IMF’li dönemin ekonomisini daha başarılı bulan, iktidara geldiklerinde bütün yatırımları durduracakları müjdesini veren Temel Karamollaoğlu’nun “hususen” açıklama yapmasını bekliyoruz.
‘Ne Maduro, ne Trump’ demek şerefsizliktir
Maduro’nun alternatifi Trump değildir... Trump’ın alternatifi de Maduro değildir...
Hangisinin daha üstün ve “demokratik değerlerle” donanmış olduğunu konuşmuyoruz.
Darbeyi konuşuyoruz…
İnsanlığa “değerler” armağan etmekle övünen Batı, seçimle işbaşına gelmiş meşru yöneticinin yerine bir CIA aparatını yeni başkan olarak atıyor... Sen kalkmış “Ne Maduro, ne Trump” diyerek, güya “demokratik pozisyon” alıyorsun.
İnsan ol, Maduro’ya ve ülkesine yapılanları da gör.
Biraz da bunu gör...
Kaldı ki, “Ne Maduro, ne Trump” diyeceğin zaman, bu zaman değildir.
Şunu demelisin:
Ey Batı...
Hem ekonomik ambargo uyguluyorsun, hem petrolünü sattırmıyorsun, hem bankalardaki altınlarına el koyuyorsun, hem temel ihtiyaç maddelerini ithal etmesine engel oluyorsun, hem de “Bu Maduro çok başarısız... Venezuela’ya demokrasi götürelim de, halkın karnı doysun!” diyorsun.
Bunu diyebileceksen, içinde “Venezuela, Maduro ve demokrasi” geçen yazılar yazabilirsin.
Diyemeyeceksen, sus ve otur...
Bari kimliğini ve enformasyon aldığın “servisleri” ele verme...