Adam otomatiğe almış gibi yalan söylüyor... “Yalan”, siyasetinin en önemli parçası... Yalan söylemeden cümle kuramıyor. Yalan söylemeden karşı taraf hakkında ithamda bulunamıyor. Yalan söylemeden icraatlarını tanıtamıyor. Yalan söylemeden nefes alamıyor.
Ne demişti?
“Belediyelerin imkânları bazı vakıflara peşkeş çekiliyor.”
O bazı vakıflar önceki gün açıklama yaptılar; bugüne kadar belediyeden tek kuruş almadıklarını, bundan sonra da almayı düşünmediklerini söylediler.
O “bazı vakıflara” tek kuruş verilmemişti ama İmamoğlu başkan olur olmaz Kemalist dernekler için kesenin ağzı açılmıştı.
Olsun...
Varsın Kemalist derneklere yardım yapılsın...
Ama yalan söylenmesin...
İmamoğlu seçimden önce, eski genel sekreterin üç makam aracı kullandığını (yazlık, kışlık, baharlık) iddia etmişti. Genel sekreter İmamoğlu’nu iddiasını ispatlamaya davet etti. Çünkü emrine tahsis edilen araç dışında bir aracı yoktu; evi belediyeye yakın olduğu için çoğu zaman o aracı da kullanmıyordu.
Peki, “pişkin” Ekrem İmamoğlu ne yaptı?
İddiasını kanıtladı mı?
Hayır.
Yalan çıtasını daha da yükseltti ve seçimi kazanır kazanmaz belediyedeki lüks araç israfını Yenikapı’da teşhir edeceğini söyledi. İmamoğlu’nu göre, belediye çalışanlarına “binlerce lüks makam aracı” tahsis edilmişti, bu kadar israf olmazdı, er geç bunun hesabını soracaklardı... Vs.
Dediğini yaptı.
Önceki gün Yenikapı alanına yüzlerce araç yığdı... İddiası “binlerce”ydi ama şimdilik “yüzlerce”sini bulabilmişti.
Fakat o da ne?
Yenikapı alanında teşhir edilen yüzlerce araç arasında bir tane dahi “lüks” araç bulunmuyordu. Hepsi de bildiğimiz “basit” binek otosuydu... Hadi açıkça marka ismi de verelim: Teşhir edilen araçlar arasında “en lüks”ü Renault Clio’ydu.
Renault Clio ne zamandan beri “lüks makam aracı” olarak kullanılmaya başladı? Bunun cevabını aylardır “israfın boyutları” diye atıp tutan Canan Kaftancıoğlu ve yalansız cümle kuramayan Ekrem İmamoğlu versin.
Sıkı durun...
Sadece Renault Clio değil... Herhalde görüntüyü kalabalıklaştırmak için, bol miktarda kamyonet yığdılar alana... Evet, bildiğimiz “kamyonet...” Hani, Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün kullandığı hizmet kamyonetleri var ya, ondan işte...
Hangi şaşkın hizmet kamyonetini “makam aracı” olarak kullanır?
Bunun cevabını da aylardır “israfın boyutları” diye atıp tutan Canan Kaftancıoğlu ve yalansız cümle kuramayan Ekrem İmamoğlu vermelidir.
Bitti mi?
İmamoğlu ve avanesinde yalan biter mi?
En taze örnek, işine son verilen 3.000 civarında belediye çalışanı...
Utanmadan, bu işçilerin, seçime bir ay kala işe alındıkları ve çoğunun da “bankamatik işçi” olduğu yalanını söylediler.
Bu yalanı, İmamoğlu’nun basın danışmanlığını yürüten şahıs ortaya attı... Hiç utanmadı. Daha doğrusu, hiç vicdanı sızlamadı. Besili ve mutlu bir suratla gazetecilerin karşısına geçip, kendisine verilen rolü oynadı.
Sonra bu yalan, Kemal Kılıçdaroğlu’yla Ekrem İmamoğlu’nun ağzına düştü.
Yalan söylüyorlar ama “işin gereğini” yapmıyorlar.
Dün Akşam gazetesi yazarı Emin Pazarcı yazdı:
Aynen iştirak ediyorum.
Madem “bankamatik işçiler”den söz ediyorlar, bunun bir de “hukuki boyutu” var. İmamoğlu belediye avukatları aracılığı ile gerekli suç duyurularında bulunmalı. Çünkü yönettiği kurumun hukukunu gözetmek, “haksız ödenen aylıkları geri istemek” gibi bir yükümlülüğü var. Yapmazsa, suçlu duruma düşer!
Ama yapmıyor...
Neden?
Yalanları ortaya çıkmasın diye...