Cumhuriyet gazetesi davasında Kadri Gürsel’in tahliye edilmesi, adaletin ‘muhalif gazetecileri içeri tıkmak’ şeklinde siyasetin aracı olarak kullanılmadığının en açık göstergesi..
Lafı dolaştırmadan ifade edeyim ki, bu karar gerçek anlamda bir ‘yetmez ama evet’... Defalarca yazdım burada bir daha yazayım.. Kadri Gürsel, en somut delil olarak, ByLock’lu kişilerden aldığı mesajların gösterildiği bir suçlama ile daha fazla yatamazdı.. Bu tahliye aynı zamanda gösterdi ki, hukuk işliyor... Endişe edecek bir şey yok... Değerli dostlar, özellikle,‘gazeteciler tutuklanıyor’ algısı oluşturacak bu yargılamalarda evvelâ adaletin tecelli etmesi, ardından da Türkiye’yi zor durumda bırakacak suçlamalara zemin oluşturacak hatalara yer verilmemesi gerekiyor.. Ama asıl ve de asıl önemsediğim nokta soruşturmaların sulandırılması kaygısı.. Misal daha uzaktan değil, aynı davadan örnek vereyim.. Cumhuriyet çalışanı Emre İper’in cep telefonunda ByLock yüklü olduğu ve bir kaç aylık bir süre içinde 200’den fazla kez bu programı kullandığı iddia edildi.. Eğer bu doğruysa, Kadri Gürsel gibi kategorik bir FETÖ düşmanı ile FETÖ’nün üye kayıt defteri sayılan ByLock’u kullanan bir kişi aynı cümle içinde anılıyor demektir. Bu tıpkı FETÖ’nün torba davalarına dönme riski olan bir durum.. Değerlendirme yaparken bu hususa da önem vermek gerektiğine inanıyorum..
Kehanetse de tutturamamışız
Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin yargılandığı dava devam ederken, gazetemizin twitter hesabından bir haber servis edildi.. Mealen “sanıkların tutukluluk hallerinin devamı” yönünde karar çıktığı yazıyordu bu haberde.. Vay efendim FETÖ medyasının vazifesini şimdi bu ‘yandaş’ medya üstlenmiş de, artık karar servisleri buralara (bizim gazetemize) geliyormuş da.. Neler neler.. Hâlâ da bu eleştirileri bitmiş değil.. E karar açıklandıktan sonra Kadri Gürsel’in tahliyesi çıktı.. Demek ki, bizimki basit bir mesleki-teknik hatadan ibaretmiş.. Ne bir servis, ne de sipariş karar.. Eğer kehanetse de tutturamamışız gördüğünüz gibi..
Bu topraklara sevdalıydı
Bölgesinde PKK’ya göz açtırmayan Bitlisli Hacı Faik Duyğu’nun vefatı gösterdi ki, bazı şeyleri bir plan dahilinde yapamıyorsun.. Bölgeyi terörden uzak tutabilmek için elbette sosyal ekonomik, güvenlik tedbirleri en üst düzeyde alacaksın.. Bunları devlet politikası olarak, bir plan dahilinde yapabilirsin.. Amma insanına vatan-millet, memleket sevdasını siparişle veremezsin.. Cenazesine akın eden onbinlerce insan Hacı Faik Duyğu’nun arkasından hep aynı şeyi söylediler. ‘Bu topraklara sevdalıydı’ dediler…
Büyüyen sektör dizi pazarı
Size sessizce büyüyen bir pazardan söz etmek istiyorum.. Dizi pazarı.. Başı nasıldı bilmiyorum.. Ama sonunda inanılmaz bir hızla büyüyen bir kalem haline geldi Türk dizileri.. Gittiğim ülkelerden Kıvanç Tatlıtuğ’a getirdiğim selam sayısını bilseniz ne demek istediğimi anlardınız..
80 ülkeye 250 milyon dolarlık dizi ihracatı gerçekleştiriyoruz halen.. Ve 2023 hedefi 1 milyar dolar.. Şu anda bu verilerle dizi ihracatında 2. sıraya yükselmiş durumdayız.. Bu doğrultuda Dünya yayıncıları, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yarın başlayacak olan IFTV (Uluslararası Film TV Forum ve Fuarı) etkinliğinde buluşacak. RATEM (Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği) ve CEO Event, bu özel etkinliği T.C Ekonomi Bakanlığı, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Tanıtım Fonu desteğiyle ulusal yayıncılık sektörünü uluslararası alana taşımak üzere düzenliyor. Ratem Başkanı Yusuf Gürsoy ve CEO Event Ajans Başkanı Cevat Olçok, çok önemli bir işe imza atıyorlar.. Gözümüz, kulağımız orada olacak.