Ben kadınları ve de başkalarını belli günlerde anma taraftarı değilim. Analarımız, bacılarımız, eşlerimiz ve kızlarımız olan kadınları belli günlerde hatırlamak da insanlık için ayıp olarak yeter de artar bile.
Bununla birlikte hatırlamayanlara hatırlattığı ve kadın haklarına ilginin arttığı gün olarak 8 Mart’ı önemsememek de ayıp olur.
***
Kuran, hadisler ve 14 asırlık İslam medeniyeti, kadına erkeklerin de üzerinde paye vererek yüceltmiştir.
Kuran kadın haklarını korumaya öncülük yapmış ve kadınların adına (Nisa) sure bile tahsis etmiştir.
Hz. Peygamber Veda Hutbesi’nde kadın haklarına özel ihtimam göstermiştir.
Ananın hakkı babaya göreüç kat daha fazla tutularak kadın yüceltilmiştir.
Kadının çalışma hakkı bulunmakla birlikte, çalışma zorunluluğu getirmeyerek, ailede nafakayı erkeğe yükleyerek pozitif ayrımcılığın en güzelini tesis etmiştir.
Bu pozitif ayrımcılığı İslam hem ahlak sitemine hem de hukuk sistemine yerleştirerek kadına önemli ayrıcalıklar tanımıştır.
***
Durum böyleyken kimi Müslüman erkeklerin kadın haklarına tecavüzü dinin gereğiymiş gibi algılayıp uygulamaları İslam’ın değil o kişilerin kusurudur, ayıbıdır.
Buna mukabil bu yüce dine muhalefet edenlerin, mahremiyet, tesettür, miras gibi konuları tek taraflı olarak ele alıp eleştirmeleri de İslam’ı doğru biçimde anlatamayan ilim erbabının ve anlatanlara imkan tanımayan yetkililerin kusurudur.
***
Yaşanan kadın cinayetleri, tecavüz,taciz ve diğer hak ihlallerine en ağır cezanın verilmesi toplumun ortak kanaatidir.
Ben de aynı kanaatteyim.
Ceza ne kadar caydırıcı olursa kadınlarımız, kızlarımız ve çocuklarımız o kadaremniyette olacaklardır.
Fakat suçu ceza ile azaltmaya çalışırken asıl ihmal edilen eğitim ve kültür yapımızı da gözden geçirmeliyiz.
Adliyeye intikal eden taciz tecavüz benzeri suçların ötesinde çeşitli sebeplerleintikal etmeyen suçları ve de rızası var denilerek sürdürülen gayri meşru ilişkileri hesaba katarsak cezadan önce toplumun ciddi bir eğitime ihtiyacı olduğu anlaşılır.
***
Bütün bunlara rağmen, toplumumuz batıya oranla kıyaslanamayacak kadarmuhafazakardır ve kadınlarımız batıya göre daha güvenli bir toplumda yaşamaktadır.
Size sadece bir misal vereyim.
25 Şubat 2018 tarihinde BBC bir anket sonucu yayınladı.
BBC haberine göre Jean-Jaures Vakfı tarafından Fransız Kamuoyu Araştırmaları Enstitüsü'ne (IFOP) yaptırılan “cinsel şiddet” konulu araştırmada, ülkedeki8 milyon kadının hayatlarında en az bir kez tecavüze uğradığı, yüzde 43’ünün fiziki cinsel istismara maruz kaldığı, yüzde 50’sinin cinsel içerikli hakaretlerle karşılaştığı, yüzde58’inin ise uygunsuz tavırlara maruz kaldığı belirtildi.
Buna göre Fransa’da yaşayan her 8 kadından biri yani kadınların %12’si tecavüze uğramış. Taciz değil tecavüz!
Taciz oranı daha fazla, yüzde 43!
***
Ocak ayında çok sayıda Fransız kadın maruz kaldıkları taciz olaylarını sosyal medyaya taşıyarak bir kampanya başlattılar.
Sanatçı Cartin Denoff’un da içinde bulunduğu 100 Fransız kadın ise bu kampanyaya karşı çıkarak, bağnazlıktan kaçınılması gerektiğini içeren bir açık mektuba imza atmış ve ‘erkeklerin kadınlarla flört hakkını’ savunmuştur.
Lakin taciz ve tecavüze uğrayanların tepkisi üzerine çok geçmeden imzasını çekmiş ve mağduru kadınlardan özür dilemiştir.
Nikahsız ilişkiler bize göre gayri meşrudur ama batıda tarafların rızası dahilinde her türlü ilişki normal sayılmaktadır!
Fransa’da rıza yaşı 15’tir.
Ülkemizdeki eksiklikleri eleştirelim ama abartmayalım.