Bir haftadır büyük bir karmaşayı aşmaya çalışıyoruz. Rızaya dayalı erken evliliklerle, tecavüz sonrasında zoraki yapılmış evliliklerin birbirine karıştığı bir düzlemde olduğumuz için de cinsel istismar suçlarını ele alan önergenin sakıncalı ve gerekli yanlarını ayrıştırmakta zorlanıyoruz.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağısrarla “Tecavüzcüye asla af getirmiyoruz. Küçük yaşta evlilikleri de teşvik etmiyoruz. Bunu söyleyen yalan söylüyor. Bu düzenleme cinsel istismar fiiline muhatap olmayan ailelerin yaşadığı mağduriyetleri gidermeye yönelik ve bir defaya mahsus” diyor.
Ancak endişeler dinmedi. Kız çocuklarını her türlü su-i istimalden korumak için titizlenenlerden tutun da her vesileyle bağcıyı öldüresiye dövmek isteyen muhaliflere kadar genel bir itiraz sesi var yükselen.
Hükümet önergenin niyet ve hedefinden emin.Lakin yükselen itirazları dinliyor ve müzakereye açık bir tutum sergiliyor.
Başbakan Yıldırımpartisine muhalefetle görüşme talimatı verdi, AK Partili kadın vekillerle buluştu. Kadın milletvekilleri bu konulardaki hassasiyeti iyi bilinen Emine Erdoğan ile sürekli irtibat halinde. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya sürekli takipte. Bakan Bozdağ hafta sonunda KADEM, HAZAR, KAGİDER, KA-DER, TİKAD ve Hukukçular Derneğinden oluşan kadın STK’ları dinledi ve rapor sunmalarını istedi. Dün de Ankara’da toplantılar, istişareler, müzakereler gün boyu sürdü.
Açık söylemek gerekirse önergeye yaklaşımın değişmesindeki temel etmen kadınlardı. Özellikle KADEM’in endişe ve önerilerini sarih bir dille ifade ettiği açıklaması çok iyiydi.
Bakanlar Kurulu’nunardından Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş da "Düzenleme tecavüz suçlularını kapsamıyor. Ama bu konuda CHP ve MHP'nin teklifleri varsa açığız. Öneri getirsinler görüşelim" dedi.
Bu yaklaşım son derece olumludur.14 yıllık iktidarı boyunca bu alanda çok önemli adımlar atmış, yasaları, uygulamaları ve zihniyeti olumlu yönde değiştirmiş bir parti olarak AK Parti’nin, önergeyi revize etmeyi ya da gerekirse tekriri müzakere etmeyi olgunlukla göğüslemesi beklenir.
Lakin muhalefetin dekendi içindeki “AK Parti tecavüzcülere af getiriyor” ya da “tecavüzü teşvik/tavsiye ediyor” seviyesinde pespaye eleştiriler getirerek ortamı kirleten mensuplarına izin vermemesi gerekir. Çünkü bunun adı Başbakan’ın da ifade ettiği gibi apaçık “siyasi istismar”dır ve sonucu da ciddiye alınma hakkını kaybetmek olur.
AK Parti’nin performansına ve önergenin kronolojisine bakınca motivasyon aşikar aslında. Erken yaşta evlenip çoluk çocuğa karışmış ailelerin sonu hapiste biten mağduriyetini gidermek ve Anayasa Mahkemesi’nin 13 Temmuz 2016 günü iptal ettiği ve Hükümet’e “bunu düzeltin” dediği alanı düzenlemek.
Anlaşılan o ki bir tür “yakın körlüğü” oluşmuş ve Aileyi Koruma Komisyonu ile Anayasa Mahkemesi’nin talebini karşılayalım, erken evlenenlerin mağduriyetini giderelim derken yeni mağduriyetlere yol açma riski oluşmuş.
Yol yakın henüz. Kolaylıkla düzeltilir.Yeter ki kız çocuklarımızı her türlü kötülükten korumak konusundaki ortak hassasiyetimizi, siyasi-ideolojik mülahazaların ve gündelik itiş kakışın dışında tutmayı başaralım.
Söylemezsem çatlarım
Hükümet, AK Parti grubu, muhalefet ya da daha geniş çerçevede tüm siyaset yapıcılar. Bir konuya yoğunlaşıp o konuda konuşurken kendileri dışındaki dünyayı asla hafife almamalı. Bilakis sözünün ya da icraatının ne olduğu kadar, nasıl anlaşılacağı ve neyle sonuçlanacağını da düşünmeli.
Komisyonda dört partinin, toplumda tüm kesimlerin hemfikir olduğu pek hassas bir konuya dair bir düzenleme yaparken mesela… Gece yarısı apar topar getirmemeli Meclis’e. Atılan taş ürkütülen kurbağaya değmiyorsa eğer, kamuoyu konuya hazırlanmalı. Olgunun durumuna, oluşan algıya, ortak sese, usule özellikle kulak kesilmeli. Malum Mecelle der ki “usul esasa mukaddemdir”.