JİTEM Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Komutanlığı, kurulduğu günden bu yana hep dedikoduların, yakıştırmaların, suçlamaların ve iftiraların ortasında buldu kendini. Güneydoğu'yu haraca bağladığı, zenginleri dağa kaldırıp fidye istediğinden tutun da şahsi sorunlar yüzünden birçok kişiyi öldürdüğüne kadar neler söylendi, anlatıldı. Öyle ki JİTEM bir canavardı birçok kişinin gözünde. JİTEM'i kuran, emekli albay Arif Doğan bu suçlamalara nasıl cevap veriyor acaba?
"Bölgede çeşitli olaylar olduğu doğrudur. Ama orada bir tek birlik yoktu ki. Çeşitli istihbarat kuruluşları vardı. Bunun yanında da birbirinden çok farklı bir halk yaşıyordu Güneydoğu'da. Faili meçhullere gelince, JİTEM'in dışında hareket eden, JİTEM'den kopan, benim dememle G.TEM'ci birimler vardı. Bunlar bölge halkından icra makamlarının içindeki itirafçılardan oluşuyordu ve gururu için, para pul için neler yaptılar neler. Örneğin bir aileyle kan davası vardır. Bunlar devletten yana olmayan aileler. Kendi aralarındaki hesaplaşmada adam öldürür, 'JİTEM'ciler öldürdü' derdi. Nasıl fıkralar, genellikle Namık Kemal ya da Nasreddin Hoca'dan bilinirse, OHAL bölgesinde bu şerefsizlerin yaptıkları hep JİTEM'in üzerine kalmıştır. Ama bunların sözünü ettikleri bizim JİTEM değildi. Çünkü biz devlet ve millet uğruna canımızı ortaya koyarak mücadele ettik. Biz sağ olarak yakaladığımızı icra makamlarına teslim ederiz. Onlar da adalete yönlendirirler. Bizde işkence, ceza kesme, 'onlar askerin kulağını kesti, biz de keseriz' gibi bir yöntem hiç olmadı."
Cem Ersever'in ekibindeki itirafçıların acımasızca işkenceler yaptıklarını, kaçırdıkları insanların ailelerinden fidye aldıklarını herkes konuşmaya başlamıştı. Rahmetli Ersever bu iddialara şiddetle karşı çıkıyordu ama pek de inandırıcı olamıyordu.
Bu suçları işleyenlerin itirafçılar olduğu bilinen bir gerçekti. Ne var ki, itirafçıları sadece istihbarat birimleri kullanmıyordu. İcrada da itirafçılar vardı. Emniyet’te, MİT'te, Kara Kuvvetleri birliklerinde de itirafçılar cirit atıyordu. Bu arada itirafçı Ali Ozansoy'un Hanefi Avcı'nın akrabası olduğu, JİTEM'den Emniyet'e onun torpiliyle geçtiği de bilinen bir gerçekti. Hanefi Avcı'nın itirafçılara pasaport verdiğini, çeşitli evraklarını tamamladığı da söyleniyordu.
"Ali Ozansoy'un Hüseyin Tilki adında bir de kardeşi vardı. Sonra soyadını değiştirdi Hüseyin Eren oldu. Bu Hüseyin (Tilki) Eren, Şemdinli baskınında PKK'nın komutanıydı. Dahası Sason (Eyalet) sorumlusuydu. Çatışmada sağ olarak yakalandı. Ali Ozansoy da sağ olarak ele geçirildi. Ozansoy TSK'ya, PKK'yı bütün ayrıntılarıyla, şemalar çizerek anlatan kişidir. Hem çok zeki hem de çok akıllıydı. Mesleği öğretmenlikti. Bu iki kardeş de Türkçeyi aksansız, kusursuz konuşur. Yani konuşmalarından Kürt olduklarını anlamazsın. Ozansoy aynı zamanda PKK Merkez Komite üyesi Duran Kalkan'ın eniştesidir. İtirafçı olduktan sonra bir tek ihaneti görülmedi. Ne onun ne de kardeşinin. Ama ben ayrıldıktan sonra ne oldu ne bitti bilemem tabi...”