Serbest Fırka'nın açılacağı duyurulduktan sonra İzmir, Fethi Bey'e heyetler yollamaya, telgraflar çekmeye başlar; davet eden edenedir. Hemen, hiç zaman kaybetmeden parti örgütünün kurulmasını istiyordu İzmirli! Fethi Bey olmazlanır, İzmir üsteler, sonunda Fethi Bey, Gazi'ye sorar.
Fethi Beydaha sonraları Gazi Paşanın, yalnız İzmir'e değil Türkiye'nin dört bir yanına gidilmesini, örgütler kurulmasını, partinin belediye seçimlerine de katılmasını önerdiğini söyler. Bunun üzerine İzmir gezisine karar verilir. Fethi Bey İzmir'de bir konuşma yapıp, İsmet Paşa'nın Sivas nutkuna cevap verecekti. İsmet Paşa, Serbest Fırka'nın programını eleştirmiş, özel girişimcilikle ilgili yeni partinin programında yer alan görüşleri yerden yere vurmuştu.
Fethi Beyyola çıkmadan önce Gazi'ye gider veda etmek için:
"Tam giderken kolumdan tuttu, yan odaya geçtik. Adalet Bakanı Mahmud Esad Bey İzmir'den bir telgraf çekmiş. Telgrafta 'Fethi Bey'in İzmir'e geleceği söyleniyor; ancak halk Fethi Bey'den nefret etmektedir. Gelirse halkın hakaretlerine hedef olabilir. Gelmemesinin sağlanmasını rica...' Senin İzmir'e gitmene engel olmak istiyorlar; bunun için de beni kullanacaklar akıllarınca. Mutlaka gitmelisin, ancak çok dikkatli ol. Gemi İzmir'e yaklaşırken halkta düşmanlık belirtisi görürsen sakın limana inme, bana telsizle bilgi ver." (Fethi Okyar; Anılar)
Gemi, limana yaklaşırken çevresini irili ufaklı birçok tekne sardı. Ancak teknelerden "Yaşasın Fethi Bey.. Yaşasın Gazi.." sesleri yükseliyordu. Sanki İzmir boşalmış halk limana yığılmıştı. Milletin hakkında hiçbir şey bilmediği Serbest Fırka'ya bu ilgisi nedendi? Bunun yanıtını Fethi Bey şöyle vermişti: "Halk Partisinin sopa atmak, yani yıldırmak; para kazandırmak yani rüşvetle iş görmek siyasetinden bıkmış usanmış insanlar. "
Gemi limana yanaşınca kalabalık Fethi Bey'in inmesini beklemez güverteye doluşur. Fethi Bey güçlükle gemiden inebilir. Rıhtımla cadde arası 30-40 metredir, ancak yarım saatte ulaşabilir Fethi Bey ve kendini otomobiline atar. Caddeler, kalacağı otelin önü olağanüstü kalabalıktır. Vali Halk Fırkası İl Yönetiminin baskısına boyun eğerek Fethi Bey'e "genel asayiş nedeniyle meydanda konuşma yapamayacağını" bildirir. Gene Gazi'yi arar Fethi Bey. O da Başbakana, İçişleri Bakanına gerekenleri söyler...
Ertesi gün Halk Fırkası da karşı bir gösteri düzenler. Ancak kalabalık bir grup konuşmaya çıkan İçişleri Bakanı Mahmud Esad Bey'i yuhalar. Polis havaya ateş eder. Kalabalık da Halk Fırkası mebusu Ali Haydar Bey'in sahibi olduğu Anadolu Gazetesinin önünde toplanmaya başlar. Binanın içine saklanmış polisler, kalabalığı dağıtmak için ateş açar ve 14 yaşında bir öğrenci vurulur. Halk binaya saldırır, kırar, döker; duvarda asılı başbakan paşanın resimlerine kurşun sıkar.. Hızını alamayan kalabalık Fethi Bey'in kaldığı otelin önüne gelir. Fethi Bey kapıda belirir, orta yaşlı bir adam, kucağında taşıdığı çocuğun ölüsünü Fethi Bey'in ayakları dibine bırakır:
"İşte size kurban! Başkalarını da veririz. Yalnız sen bizi kurtar!"
Benzer haberler birbirini kovalar. Ülkenin birçok il ve ilçesinde Halk Fırkasına karşı gösteriler düzenlenir, parti binalarına ve partiyi destekleyen gazetelerin binalarına saldırılar düzenlenir... Daha işin başında millet halk fırkasına böylesine tepkiliyse, serbest iktidara geldiği an ne kadar halkçı varsa linç edilirdi sokağa adım atar atmaz.. Fethi Bey İstanbul'a dönünce Gazi'ye düşüncelerini anlatır ve "emaneti sahibine" geri verir.
Türkiye'nin demokrasiyle sınavı 16 yıl sonra 1946'da yeniden başlayacak, dur kalklarla, başarılı başarısız darbelere hedef olarak devam edecektir...