İyi Parti, seçimli olağanüstü kurultaya gidiyor. Genel Başkan Meral Akşener de aday olmayacağını açıkladı.
İşin garabetine bakın ki, Akşener giderse dükkân kapanır diye düşünenler, şu anda Akşener’in geri dönmesi için yalvar yakar oldular. Eğer Akşener, naz makamında ise döner de, bu işin iyice cılkı çıkar...
Geçmişte benzeri partilerin başına gelen akıbet, İyi Parti için de geçerli: Tartışmalar, ayrılmalar, dağılma ve sonunda tabela partisi olma... Mevcut milletvekillerinin bazılarının başka partilere (öncelikle MHP’ye) katılmaları ile bu süreç hızlanacaktır.
İyi Parti denemesi neden kötü bitiyor?
1. Proje partisiydi. “Erdoğansız Türkiye” dayatmasında rol/görev üstlendi. Bir yöneticisi bunu itiraf da etti. “Bize Abdullah Gül ile ilgili proje geldi” dedi.
2. Toplumun talepleri doğrultusunda oluşan bir siyasî hareket değildi. MHP’de aradığını bir türlü bulamayan bazı isimlerin, Bahçeli’ye karşı oluşan tepkilerinin sonucuydu.
3. Toplumda bir beklenti, heyecan uyandırması söz konusu değildi. MHP içinde sadece Bahçeli karşıtı olma özellikleri bulunan isimlerin, siyasî başarıları neydi ki, yeni bir partide heyecan uyandırabilsinler.
4. Kurucular arasında karizmatik bir isim, potansiyel lider adayı yoktu. Akşener ismi öne çıkartıldı. Bir zorlamaydı. Kadınlığı, başarı hikâyesinin sembolü yapılmak istendi. Tülbende bile umut bağlandı. Bazı medya elemanları, “Asena” benzetmesi ile sahne aldılar. Ama ne yapılırsa yapılsın Akşener’den bir lider yapılamazdı. Zaten proje gereği rolü, sadece Erdoğan’ın ikinci tura bırakılmasına katkı sağlamasıydı.
5. Akşener çok attı tuttu. Öyle iddialı şeyler söyledi ki, seçimde ikinci tura kalıyor ve Cumhurbaşkanı oluyordu. Bu kadar yüksekten uçtuktan sonra makul bir siyasetçinin yapacağı şey, seçimin ertesi günü istifa etmekti...
6. Zaman zaman üslubu, bir hanımefendi üslubunu yok etti. Umur görmüş bir bayana, külhanbeylik taslamak yakışır mıydı?
7. Siyasette, toplumda kendiliğinden oluşan, kuvvetlenen rüzgârlarla güç kazanılabilir. Akşener ve İyi Parti için öyle bir rüzgâr yoktu. Belli medyanın vantilatörleri ile estirilen rüzgâr, hep seçim akşamına kadar esmiştir. Ki, bu hususun altını çok çizdik. Geçmişten örnekler verdik. Cem Boynerler, İsmail Cemler, Hüsamettin Cindoruklar, Cem Uzanlar, Kemal Kılıçdaroğlular, son olarak Muharrem İnceler için ne rüzgârlar estirildi. Hepsi de Akşener gibi havaya girdiler. Çünkü bu ülkede sadece müritlerin uçurduğu şeyhler yoktu. Medya ile uçurulan siyasetçiler onlardan daha fazlaydı...
8. İyi Parti’nin kötü akıbeti için bir yanlışlık da, farklı eğilimleri bir araya getirmek saplantısıydı. Hâlbuki Turgut Özal bunu denemiş ve başarılı olamamıştı. Kaldı ki onun bir karizması, sevimliliği, ikna gücü vardı. Onun yapamadığını Akşener’in gerçekleştirmesi sadece bir ham hayaldi...
9. İyi Partinin kurucuları, ne 15 Temmuz’u okuyabildiler, ne Yenikapı ruhunu... 16 Nisan 2017’deki ‘Evet’in anlamını hiç bilemediler. Milletimizin diriliş ruhunun artık siyasete, siyasî yapıya egemen olacağını idrak edemediler. Yeni Türkiye’yi okuyamadılar. Artık yerli ve milli duruş söz kesecekti. Onlar hala Batı’dan gelen telkinleri, PKK’ya, FETÖ’ye laf etmemeyi bir matah zannettiler. Bakıyor ama görmüyorlardı. Öylesine ki, Akşener hem de seçimden sonra, ellerinde şehit kanı bulunan PKK’lıların HDP’si için “Kürt siyasî hareketinin temsilcisi” bile diyebildi…
Sonuç: Batı’dan taşıma suyla değirmen dönmez. FETÖ ve PKK ile mücadele konusunda güven vermeyen partilerin artık Türkiye’de geleceği yoktur...