Bu başlık Milliyet’ten Mehmet Tezkan’a ait.
Bir önceki yazısında da ‘Mesele Kur’an’ın okunmaması’ başlıklı bir yazı yazmıştı.
Tezkan’a katılıyorum. Çünkü bir Müslüman ibadet ediyor da iyi bir insan olmuyorsa, aslında o ibadet de edemiyor demektir.
Ayrıca ibadetin bütün hayatı kuşatan kulluk anlamı taşıdığını hatırlatmış olalım.
***
Doğru şeyler yazmış Tezkan, teşhis yerinde ama teklif eksik.
Kur’an okunmalı, tamam da, Kur’an nasıl okunmalı ve nasıl anlaşılmalı?
Sorun aslına bakılırsa Kur’an’ı okumamaktan ziyade doğru anlamamaktan kaynaklanıyor.
Sapık cemaat ve tarikatlar da kendi yorumlarıyla sapıklıklarını Kur’an’a dayandırıyorlar.
Kur’an’ı doğru anlamanın yolu Hz. Peygamberin anladığı yoldur, yani sünnet yani hadislerdir.
***
Fakat orada da sorun var. Hadisleri de kendi sapık görüşlerine alet ediyor sapkınlar.
Hatta kafası almadığı için veya işine gelmediği için inkâr bile ediyorlar.
Dolayısıyla Sahih İslam, Kur’an ve hadisleri okumaktan ziyade doğru anlamakla doğrudan ilişkilidir.
Eğer Kur’an ve hadisler doğru anlaşılmaz ve doğru yorumlanmazsa din adına kelle uçuran teröristler gibi, din adına en dindar cumhurbaşkanına darbe yapmak için sivilleri gözünü kırpmadan katleden kuzu postuna bürünmüş sapık kurtlar eksik olmaz dünyamızdan.
***
En azından yeni nesillere sahih İslam’ı iyi öğretmek gerekir.
Bunun yolu eğitimden geçer.
Batıda 4-5 yaşındaki ana okul çocukları bile okul tarafından kiliselere götürülürken, okullarımızda din eğitimine laiklik gerekçesiyle muhalefet etmek sorununbaşlangıç noktasıdır.
Bu sefer aileler çocuklarını dini öğrensin diye bilmedikleri cemaatlere teslim ediyorlar ve felaket de orada başlıyor.
Birincisi ülke olarak bu bağnazlıktan vazgeçilmesi gerekiyor.
İkincisi de okullarımızda ilkokuldan üniversite son sınıfa kadar sahih İslam’ın öğretilmesi gerekiyor.
***
İslam’ın iki temel kaynağı vardır. Kur’an ve sünnet yani hadisler. Diğer bütün kaynaklar da bilgiler de bu iki esas üzerine bina edilir.
Kur’an ve sünneti doğru anlamak sapıklıklara karşı bağışıklık kazandıran iki etkili aşıdır.
Fiziki hastalıklara karşı çocuklarımızı nasıl aşılıyorsak fikri hastalıklara karşı da bu aşıları yapmak zorundayız.
Aksi takdirde sapıklık virüsü bir şekilde bulaşır ve bundan bütün bir ülke zarar görür.
***
Gelelim bu iki kaynağı nasıl doğru anlayacağımıza.
Ben senelerdir yazıyorum yirminci asırda yazılan en güzel tefsir Atatürk zamanında yazdırılan Hak Dini Kur’an Dili tefsiridir. Ve bu kitaba ne Kemalistlerden ne de dindarlardan bir itiraz gelmemiştir. Yani laikçilerle dindarların doğru olduğunu kabul ettikleri bir eserdir.
O yüzden diyorum ki bu kıymetli eseri ilkokuldan üniversite son sınıfa kadar her sınıfın seviyesine göre ders kitabı yapalım.
***
Hadislere gelince.
Hadisleri doğru anlamak için artık elimizde çok mükemmel bir kitap bulunuyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Mehmed Görmez döneminde çok zengin bir ilmi kurula yazdırıp insanlığa kazandırdığı önemli bir eser olarak Hadislerle İslam kitabı da hadisler konusuna bence son noktayı koymuş bulunuyor.
7 ciltlik bu kitap da okullarımızda hiçbir bölüm atlamadan okutulacak bir kitaptır.
İşte sahih İslam için iki temel kaynak.
***
Bu kitaplar yeni nesillere okutulursa dindar doğru dini bilgiyi almış olur ona göre hayatını tanzim eder ve sapıklıklardan korunmuş olur.
Dineinanmayan da İslam’ın doğru şeklini öğrenmiş olur. Karşısındaki dindar tipleri doğru değerlendirme imkânına kavuşur.
Nokta.