Yine vicdanı en çok sızlayanlar anneler. Onlardan biri bir bayan hâkim, savcılıkta yürek burkan şu itirafta bulunuyor: “Bebeğimi emzirdiğim sütüme haram karıştığı için bunalıma girdim. Günahımı dünyada çekmek istiyorum. Bu nedenle itiraf ediyorum...”
Sınavdan önce soruların kendilerine bir kitapçık halinde nasıl verildiğini, bir saat içinde ezberlemeleri istenip kitapçığın alındığını ve Kur’an üzerine nasıl yemin ettiklerini itiraf ediyor. Öyle ki, “abla”ları, “Hocaefendi bile gelse, ‘soruları önceden mi aldınız?’ diye sorsa ‘almadık’ diyeceksiniz...” diyor. Bana anlatılanlara göre kul hakkı yedikleri, haksız maaş aldıkları için gerçekten pişman olanlar, psikolojik rahatsızlıktan dolayı hap kullandıklarını söylüyor.
Ortaokul, lise, üniversite sıralarında tertemiz olan insanlar, kendinin “beklenen salih zat” olduğuna inanan, etrafını da buna inandıran bir meczubun hipnoz ve zehirlemesiyle ruhlarını, vicdanlarını kirlettiler. Aslında yüz binlerce ailede bugün öyle dramlar, perişanlıklar, sıkıntılar, acılar yaşanıyor ki... Ve akıl almaz biçimde bütün bunların sebebi olarak hala Erdoğan’ı, AK Parti’yi görenler, bu insanlar arasında çoğunlukta. “Bizi bu hale getiren, ihaneti ortaya çıkmış, ABD’ye taşeronluk yaptığı belgelenmiş F. Gülen” diyemiyorlar.
F. Gülen’in, kendilerini orta yerde bırakırken, asıl ihanet ortağı bin kadar kişiyi nasıl yurt dışına kaçırttığını görmek istemiyorlar... Ekrem Dumanlı’dan Emre Uslu’ya, Mustafa Özcan’dan Mustafa Yeşil’e, Bülent Keneş’ten Zekeriya Öz’e, ABD’de, Avrupa’da bu adamların nasıl lüks bir hayat sürdüğünü izaha yanaşmıyorlar.
Hala 15 Temmuz ihanetinin bile açamadığı gözler, hipnozdan çıkaramadığı beyinler, ipotekli vicdanlar var.
Evet, bir tarafta soru hırsızlığı ile hâkim olduğu için sütünün haram olduğunu düşünen vicdanlılar var. Bir tarafta ise Bülent Keneş gibi vicdansızlar var.
İki gündür, FETÖ kapsamında firari olarak aranan Today’s Zaman’ın eski Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş’in twitter’dan paylaştığı mesaj konuşuluyor. Bilindiği gibi Gültan Kışanak’ın tutuklanmasının ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Ankara’nın Etimesgut ilçesi Kaymakamı Cumali Atilla kayyım olarak atanmıştı. Keneş, “Hasan Ölçer duruyorken kayyım atanan Cumali Atilla’ya şimdiden Allah rahmet eylesin!.. Yakınlarının başı sağolsun!.. Terör örgütü PKK affetmez” diye yazdı. Başbakan iken Sayın Erdoğan’a “başcanavar” diye yazan da bu alçaktı. F. Gülen de cinnetin son sınırında. Son konuşmasında “kendilerine kuduz köpek gibi saldırıldığını” söylüyor. 246 şehidin, 2 binden fazla gazinin hesabını vereceği günler elbet gelecek. Yaptığı beddua, kölelerini çoktan buldu, kendisini de bulacak...
Tepedeki hainler şebekesi yurt dışına kaçmış olsa da, FETÖ’nün beli kırıldı. Bu yüzden F. Gülen Pensilvanya’da cinnet geçiriyor.
Son günlerde çevremdekiler çoğunlukla 17/25 Aralık darbesinin ortasında 20 Aralık’ta, F. Gülen’in yaptığı bedduayı hatırlatıyorlar. “Biz yaptı isek, arkadaşlarımız yaptı ise; Allah bizi yerlerin dibine batırsın, evlerine ateşler salsın, yuvalarını başlarına yıksın...” demişti.
Sahiplerini bu kadar hızlı yakan beddua var mıdır bilmiyorum.
F. Gülen evet, ABD’ye, İngiltere’ye, İsrail’e, Almanya’ya devletimizin sırlarını vererek “Haçlıların ülkenizi işgal etmesi kötü bir şey değildir” diyerek ihanetini katmerleştirdi. Asıl ihaneti ise bu ülkenin evlatlarını kendi devletinin karşısına üniformalı/üniformasız hainler olarak dikmesidir. Kendisiyle birlikte binlerce insanın hem dünyasını hem ahretini yaktı...