Şu CHP’yi tebrik etmek lazım.
Gündem belirlemekte değil ama gündem saptırmakta acayip maharetliler.
Yalanı o kadar sıkça telaffuz ediyorlar ki sonra dönüp kendileri inanıyorlar.
Dahası bizi de niye bu yalana inanmadığımız için suçluyorlar.
İşlerini güçlerini bırakmışlar şimdi de İstiklal Marşı üzerinden bizi suçluyorlar.
Bizim Akif’imiz üzerinden... Hani bir zamanlar bu ülkede kendisine yaşamayı bile çok gördükleri Akif’imiz üzerinden...
Neymiş efendim biz İstiklal Marşı’ndan rahatsızmışız! Kılıçdaroğlu böyle der de çevresine topladığı yakın tarihimizden bihaber şürekâsı ne der tahmin ediniz artık! Kaç gündür milletin meclisinde yalanı çevirip çevirip anlatıyorlar! Kendilerini dinlerken hem üzülüyor hem acıyoruz.
Kılıçdaroğlu ile beraber CHP’nin düşürüldüğü durum sahiden içler acısı.
Temsil düzeyi bakımından yerlerde sürünüyor.
Hep beylik laflar…
Slogan solculuğu.
Gardrop Atatürkçülüğün yanına bilmeden iliştirdikleri siyasi mandacılık.
Sürekli gerilim üreten, kutuplaştıran ve çatıştıran bir anlayış.
Neresinden tutarsanız orasıyla dökülen bir Kılıçdaroğlu CHP’si var karşımızda.
Demokratik siyaset adına büyük bir eksikliktir bu.
Zira ana muhalefet konumundaki bir partiyle bu ülkeye ve bu ülkenin gerçeklerine dair hiçbir konuyu doğru dürüst konuşamıyorsunuz. Çünkü kendi partilerinin geçmişlerini bile bilmeyen bir güruh tarafından temsil ediliyor. Sorun da burada.
Siyaseti, Cumhurbaşkanı’mızın sözlerini orasından burasından kırparak veya çarpıtarak hemen yalana dayalı sığ ve seviyesiz alana çekmek zanneden CHP sözcülerinin anlama sorunları var. Pusuya yatmış bekliyorlar. O yüzden anlamaktan da anlamlandırmaktan da uzaklar. Oysa bir siyasetçinin işi öncelikle anlamak olmalıdır. Sonra anlamlandırmak...
Bu ülkede ezana ilişecek kadar dinden ve maneviyattan uzak bir parti geçmişine sahipseniz, bu milletin başörtülü evlatlarını kamusal alanlardan sürgüne gönderecek kadar kindar bir laikperest iseniz İstiklal Marşı üzerinde konuşurken bin düşüneceksiniz. Ki o din ve maneviyat timsali sözlerin sahibinden nasıl rahatsızlık duyduğunuz, Akif’lerimizin zihniyetini nasıl yok edilmesi gereken bir düşman olarak gördüğünüz ortada iken bu bahiste konuşurken dikkatli olacaksınız.
Tabii bu bahiste sözlerimizden dolayı bize cahilane şarlamadan önce partinizin ilk dönem ideologlarından ve kudretli şeflerinden olan Recep Peker’i okumayı ihmal etmeyeceksiniz. Aksi takdirde istismarcılığınız suratınıza anlamlı bir şamar olarak geri döner.
***
İstiklal Marşı bizim ruhumuzdur.
Bizim anlam dünyamızdır.
O sözler doğrultusunda hayatlarına anlam ve hedef biçen Cumhurbaşkanı’mıza laf söylemeden önce o sözlerin sahibine yani Akif’lerimize kendi yurdunda parya muamelesi yapan kendi geçmişinizdeki uygulamalara bakacaksınız.
Batı’ya her alanda çevirdiğiniz yüzünüzden dolayı bu ülkeye ait tüm yüzleri düşman belleyen o geçmişinizdeki uygulamalarınızdan dolayı özür dilemediğiniz sürece İstiklal Marşı’na dair söylediğiniz her laf kof ve boş kalır.
Akif’imizin o muhteşem anlam yüklü sözlerini, Batı formuna dönüştürme sevdanız yüzünden nasıl biçtiğiniz ortada.
Cumhurbaşkanı’mızın dediğini doğru anlayın da öyle konuşun. O güfteye, o bestenin yakışmadığını söylemek bir tespittir. Besteye yönelik bir tespiti marşın kendisine yönelik bir rahatsızlığa dönüştürmek ise bir çarpıtmadır. CHP’nin yaptığı işte tam da budur. Cumhurbaşkanı’mızın İstiklal Marşı yerine yeni bir marş yazılmasını istediğini ileri sürmek ise yalanın dik alasıdır.
Denilen şey gayet basittir: İstiklal Marşı’mızın bu toprakların derin irfanına ve kültürüne ait güftesine, Batı formundaki beste yakışmıyor. Bu kadarcık bir söze bile tahammülü olmayan CHP’nin demokrasi ve ifade özgürlüğü bahsinde konuşmaya hakkı var mıdır?
Dahası ve en önemlisi İstiklal Marşı’mızdaki, “Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli/Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli” sözlerinden iğrenç bir düşmanlıkla rahatsızlık duyduğunu açıklayan bir bayanı CHP Parti Meclisi üyeliğine terfi ettiren Kılıçdaroğlu’nun bu bahiste konuşmaya hakkı var mıdır?