Dünyada bu kadar ciddi ve gerilimli gelişmeler gölgesinde, İsrail takır takır hedeflediği dağıtıcı siyasi kararları almaktadır.
ABD-İngiltere, İngiltere-Rusya, ABD-İran ve ABD-Çin gerilimi ve belirsiz bir ortam söz konusuyken, İsrail tam da beklediği konjonktürel durumu kollamaya başladı. Orta Doğu’nun kan gölüne dönüştürülmesi bu coğrafyadaki ülkelerde darbelerin ve devrimlerin yapılmasına oluşturduğu alt yapıyla İsrail, esasında Anglosakson dünya kadar senaryonun taraflarındandır. Trump döneminde mümkün olan tüm kararları almakta ısrarlı. Artı olarak ABD-İran gerilimini tetiklemekte ve ortaya çıkacak yeni siyasi atmosferin dizaynını vermektedir.
İsrail; Müslüman coğrafyanın göbeğinde, kimseye aldırmadan Filistinlilerin ve tüm Müslümanların haklarını yok sayan siyasi tutumunu, hedeflerine yaklaştırmaktadır. Peki neden? Çünkü göründüğü gibi Türkiye dışında ses çıkaran hiçbir kimse yok. İran bile sessiz kalmayı veya kısık sesli durmayı tercih etmiş gözükmektedir.
İsrail; Rusya’yı ayrı, ABD’yi ayrıca dengede götürmeyi başarmış durumda. Zaten bu nedenledir ki; Yahudi Ulus Devleti tasarısını herkesin gözü önünde çekinmeden onaylayabildi. Biraz ses çıkacağını, sonunda kimsenin bir şey yapamayacağını hesaba katmakta. Tıpkı, meşhur 6 günlük muharebede olduğu gibi! Toprakları genişletmek için bölgede kendilerine laik seküler Kürt grupları ve akabinde terör örgütlerini tercih ettikleri aşikârdır. İran içerisindeki etnik gruplara da aynı gözle bakmakta. Seküler laik gruplar ile bölgenin geleceğinde İsrail kontrolündeki bir ortam hedeflenmekte.
ABD-İngiltere arasındaki gerilim biraz tırmanır ise bu haydutluğun, belki biraz sınırları sertleşir. Şimdilik ABD hegemonyasındaki dünyada İsrail, Trump’ın dönemine tüm hedeflediği sonuçlara varmak istemekte. İngiltere, ABD’nin şimdiki tarzından pek hoşnut değil. Her ne kadar da İsrail’in kuruluş felsefesi, İngiliz derin devlet aklı ile desteklense de, şimdilik bu destekleme misyonu ABD’de! İngiltere; İsrail’in Filistinlileri tanımayan siyasi tutumuna rıza göstermesi kendi çıkarları açısından mümkün gözükmüyor. Türkiye’yi yok saymayacak kadar da akıllı olduklarını, son FETÖ firarisi Akın İPEK kararı ile göstermekte. ABD’nin yaptığı hatayı yapmamaya gayret eden İngiltere, İsrail’in de son tutumuna seyirci kalmayacak.
Bölgede ve dünyada yeni ortam söz konusudur. “Rusya, Türkiye, Çin ve Almanya olursa, stratejik olarak işi götürürüm” diyor. Başkasına özellikle İngilizlerin siyasi boy göstermesine karşı koymakta. İngiltere yeniden tarih sahnesine kendi gücü ile geriye dönüş yapmak istemekte. Buna gücü yeter mi? Ordusu ve eylem gücü, ABD kadar olmadığı aşikârdır. Lakin tüm dünyada köklü harekete geçirebilecek enstrümanları ve derin bağları söz konusudur. Zaten İngiliz aklının devrede olmadığı hiç bir dönem olmamıştır maalesef!
İngiltere Türkiye’yi önemsemekte. Ve yeni dönemde, Türkiye’nin itibarını kazanacak adımları atacak gibi durmakta. Bu bir taraftan ABD ile arası kısmen açılmış Türkiye’yi kaybetmemek için atılacak adım olacak, diğer yandan Rusya ile yakınlaşmasına engel olmak için hamle niteliği taşıyacaktır. Rusya, İngiltere ile hep kötü olmuştur. Son yaşanan ajan hikâyesinin altında da bu kötü gerçek yatmakta. Trump Putin’le ilişkileri normale dönüştürme peşinde. İsrail lobisi, bu işin onarıcı unsuru. Netanyahu’nun en fazla Putin ve Trump’la görüşmesinin altında saklı olan şey budur. Putin’in, İsrail’in tutumuna açıktan itiraz etmemesinin mesafeli durmasının da altındaki mesele, ABD-Rusya ilişkilerinde olumlu hava sözünü veren İsrail lobisi faktörüdür. Bu karışık bir ortamda, İsrail tam da kovaladığı ve hayal ettiği zemini yakaladı.
Bu durum sadece Orta Doğu’nun değil dünyanın da siyasi gidişatını etkileyecektir. Çünkü Orta Doğu üzerinde İsrail’in kendine göre planları olsa da, buna izin vermeyecek menfaat ve güç merkezlerinin olması söz konusudur. İsrail’in ırkçı ötekileştiren ve Filistinlilere hak tanımayan tarzına, kimlerin ses çıkarıp çıkarmayacağına iyi bakmamız lazım. Çünkü büyük meseleler, küçük detaylarda saklıdır.