Bu soruya bir değil bir kaç cevap gelir genellikle. Kimi Atatürk der, hiç düşünmeden. Eğer Atatürk kendisinden sonra Cumhurbaşkanlığı koltuğuna İnönü'nün oturmasını isteseydi bunu açıklar ya da vasiyetnamesinde belirtirdi. Halbuki vasiyetinde İnönü'nün çocuklarına maaş bağlanmasını istemiş, onun CB'lığına getirilmesindense hiç söz etmemişti. Neden?
Ölüm döşeğindeyken Atatürk, CB koltuğu için el altından ve bel altından mücadele başlamıştı bile. İnönü bir yandan, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya öte yandan "sen-ben" kavgasına soyunmuşlardı. Kaya'yı eski İttihatçılar hele de onların silahşörleri destekliyordu. Ve tabi İnönü'yle hiç bir zaman yıldızları barışmamış, Atatürk'ün yakın arkadaşları Kılıç Ali, Fethi Okyar, ve bazı generaller suikast tasarısını öğrenmiş ama hiç seslerini çıkarmamışlardı. İnönü'yü sevmeyen milletvekilleri de Şükrü Kaya'cı kesilmişti.
İsmet Paşa özel işleri gereği İstanbul'a gidecekti. İttihatçı silahşörler İstanbul'da İnönü'ye suikast hazırlamışlardı. Onu trenden iner inmez vuracaklardı. İşin ilginç yanı bu suikast tezgahından Atatürk'ün de haberi vardı. İhsan Soyak'a Kaya'nın İsmet Paşayı vurduracağı yolunda haberler aldığını, bunun doğru olup olmadığını sormuştu. Soyak sesini çıkarmayınca Atatürk vasiyetine, İnönü'nün çocuklarına ömür boyu maaş bağlanmasını emretmişti. (Cemal KutaySohbetler)
Atatürk'ün Harbiyeden bu yana en yakın arkadaşlarından Orgeneral Asım Gündüz anlatıyor:
"Atatürk'ün vefatından bir gün sonra Fahrettin Altay bana geldi : ' Asım, Atatürk'ün yerini kimse dolduramaz. Ancak Cumhurbaşkanlığı makamının bir oldu-bittiye getirilmesini istemeyiz değil mi? Çankaya'ya deneyimsiz, Ordunun yakından tanımadığı biri gelebilir. Mareşal'e (Fevzi Çakmak) lütfen söyle biz, İsmet Paşa'dan başkasının CB olmasını istemiyoruz!"
Asım Paşa konunun sadece TBMM'de görüşülüp sonuca bağlanmasından yanaydı. Askerin müdahelesine karşıydı. Siyasal düzenin çalışması ve sonuca ulaşmasını istiyordu. Ne varki, Fahrettin Paşa görüşünde ısrar etti:
"İyi hoş da dünya büyük bir bunalıma doğru gidiyor. Çankaya'da Atatürk'ün yanında yıllarca bulunmuş, devlette önemli görevler üstlenmiş birinin bulunması şart değil mi? Ben gidip konuyu Mareşal'e açacağım.."
(Yarın: Mareşal, Fahrettin Altay ve Celal Bayar)