İbn Haldun Üniversitesi Psikoloji Bölümü çalışma odaklarından birini “İslam ve Ruh Sağlığı” olarak belirledi. Ruh sağlığı kavramı ile psikiyatri, psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, manevi danışmanlık, din psikolojisi alanlarının hepsini kastediyoruz. İlk olarak bu alan için “yol haritası” ve “stratejik eylem planı” oluşturmaya çalışıyoruz.
Günümüzde ruh sağlığı alanının hem anlaşılmasının hem de uygulamalarının seküler Batı kültürü tarafından belirlendiği söylenebilir. Halbuki ruh sağlığı alanının kültür ve dinle iç içe olduğu bilinir. Hem seküler Batı bilim paradigmasını aşmak hem daha bütüncül yaklaşımlar geliştirmek için diğer kültürlerin ve inançların bilme ve uygulamaya etkisiyle ilgili çabalar vardır. Bu sebeple Batı’da dini inançları temel alan psikoterapi yaklaşımları hem teorik hem de uygulama olarak gelişmeye başlamıştır. İslam dünyasında ise İlm-un nefs, Sufi Psikolojisi, Ben Ötesi Psikoloji benzeri arayışlar vardır.
İslam Medeniyeti’nin tarihsel ve güncel birikimi ruh sağlığı alanına katkı sağlayabilecek potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin harekete geçmesi için bir stratejik plana ihtiyaç vardır. Amaç bir yol haritası çizebilmek için ortak akıl oluşturmaktır. Bu stratejik eylem planını oluşturmak için bir araştırma süreci başlatıyorum. Araştırmanın içeriğinde bu konuda kafa yormuş kişilerle derinlemesine görüşmeler ve odak grup çalışması olacak. Zihnimdeki sorular şöyle:
Sizce (a) “İslami ruh sağlığı anlayışı” veya “İlm-un nefs” gibi bir alan inşa etmeye çalışmak ile; (b) “Bu türden bir özel çabaya gerek yok”, “Var olan bilim içinde üretim göstermek daha etkili/değerli” şeklindeki iki ayrı siyaset geriliminde nasıl bir tutum ve tavır geliştirmeliyiz?
İslam ve ruh sağlığı alanında çalışacak kişiler nasıl bir metot/yol/süreç izlemelidir? (Örn. Bugünün psikolojisinden geçmişe veya geçmişten bugüne mi gelmeli?)
İslam medeniyeti içinde (a) “İlm-un nefs” kapsamında eserler veren Gazali, Belhi, İbn Kayyim el-Cevziyye, İbn Rüşd vb. kişilerin eserlerine yönelmek ile; (b) modern ruh sağlığı alanındaki Aoron Beck, Steven Pinker, Martin Seligman vb. kişilere ait, modern temel metinler ve araştırma trendlerine emek vermek arasındaki gerilimde nasıl bir yol izlemek gerekir?
Modern dönemdeki ruh sağlığı birikimine nasıl bir tutum takınmalıyız? (Örneğin inkâr/ret, eleştirisel bir mesafe, olduğu gibi sahiplenme)
İslami yaklaşımlardan esinlenen bir ruh sağlığı teorisi ve pratiği inşa etmek istersek ne türden kurum, yapı ve organizasyonlara ihtiyacımız var?
İslam ve ruh sağlığı alanında çalışmayı planlayan bir akademisyen grubu öncelikle hangi araştırma alanlarına / meselelere yoğunlaşması gerekir?
Bu sorulara cevabı olan okuyucularımı çekinmeden [email protected] adresine yazmalarını istirham ediyorum.