Bölgenin Yahudileştirilmesi. 2006’da Netanyahu Bakanlar Kurulundan bir karar çıkarttı. “İsrail Devleti olmaktan vaz geçiyoruz, biz Jewish State (Yahudi devleti) olarak bilinmek istiyoruz” dediler. Devlet adını BM’de böyle tescillemek istediler. Artık İsrail bile bunları kesmiyor. Çünkü İsrail’in 8 milyon 300 nüfusu var, yüzde 20’si Arap. Kağıt üstünde eşit haklara sahipler. Buna bile tahammülleri yok. Yahudi devleti olurlarsa Araplar azınlık konumuna düşecek. Devleti, kutsal mekanları, bölgeyi Yahudileştirmek istiyorlar. Buna artık birilerinin dur demesi lazım. Kudüs sadece Müslümanların kutsal mekanlarının olduğu bir yer değil. Hristiyanların da kutsal mekanları var.
- İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul zirvesinden tarihi bir karar çıktı ama insanlar İİT’den ümidi kesilmiş gibiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dönem Başkanı olarak nasıl bir etkisi oldu bu kararda?
Dönem başkanı olması değil gençliğinden beri Kudüs ve Filistin için kaygı taşıyan birinin dönem başkanı olması yarattı bu farkı. İİT’nin başındaki kişinin kararlı olması diğer İslam ülkelerini de harekete geçirdi.
BAZI LİDERLER RAHATSIZ
- Zirveye katılım yüksek ama düzey aynı değildi?
Cumhurbaşkanımız konuşurken terleyen liderler, toplantı bitse de gitsek diyenler vardı. Cumhurbaşkanı ve Türkiye üzerine düşeni yaptı.
15 TEMMUZ ETKİSİ
- 15 Temmuz 2015’te PKK terörü, 15 Temmuz 2016’da FETÖ darbesi başarılı olsaydı ve Trump yine Kudüs açıklamasını yapsaydı, sonuç ne olurdu?
Öyle bir soru sordunuz ki bunun üzerine ancak felaket senaryosu yazılabilir. FETÖ darbesi gerçekleşseydi, bir; güneyimizde Suriye’nin kuzeyine bir PKK devleti kurulurdu. İki; Irak’ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetimi, bağımsız Kürt devleti olarak ortaya çıkardı. Kim karşı çıkacaktı buna? Darbeyi yapanlar mı? Trump’ın kararından sonra zayıf bir Türkiye’nin İstanbul’da olağanüstü toplantı yapmasını, karar alıcı bir sonuçla doğru bildirge yayınlamasını kimse beklemezdi.
TRUMP’IN KÜRESİ
- Trump Arabistan’ı ziyaretinde Kral ve Sisi ile bir küreye el koyup fotoğraf verdi. Ardından Katar krizi, Arabistan’da Kraliyet içi darbe, Lübnan Başbakanı’nın istifası ve Trump’ın Kudüs kararı oldu. Aynı bütünün parçaları mı bunlar?
Evet, o küreden Kudüs kararı çıktı. Gördüğüm şu; ABD kendine tam bağımlı ülkeler üzerinden İslam ve Arap dünyasını yeniden şekillendiriyor. Suudi Arabistan’ı ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler. ABD’deki 11 Eylül olaylarını gerçekleştiren el-Kaide üyelerinin Arabistan kökenli çıkmasıyla Arabistan’a tazminat davası açma hakkı verilmişti. Bu Arabistan’ı sıkıştırma girişimiydi. Korktu Arabistan rejimi. Dalga bana mı geliyor diye. İran tehdidi de var. Şu an Rejim kendisini güvene almaya çalışıyor. Para da var. Mısır, BAE, Bahreyn, Kuveyt gibi ülkeleri yanına alıyor, Ortadoğu ABD ve İsrail eksenine itiliyor.
- Bu Arabistan’ın İİT’ye düşük temsille katılmasının da göstergesi herhalde?
Nedeni. Türkiye neye karşı çıksa onlar evet diyor. Suriye’nin kuzeyinde PKK devleti oluşturulmasına, Irak Bölgesel Kürt yönetiminin bağımsızlık referandumuna itiraz etmediler. Katar konusunda, İran karşıtı politikalarda, İsrail’in bölge yaklaşımlarında Arabistan evet, Türkiye olmaz diyor. Suud, BAE, Mısır’ın merkezde olduğu bir kaç ülke ABD politikasına evet diyor. Bir de Ortadoğu’nun dışarıdan dizayn edilmesine karşı çıkan ülkelerin ortak bir ekseni var. Türkiye, İran, Katar, Rusya belli noktada bir araya geliyor, Ürdün de diyor ki, Batı ittifakı önemli ama bazı işleri de hoş değil. Bir şey daha var ayrıca üzerine durulmayan.
MISIR GİBİ YAPACAKLAR
- Nedir o şey?
S.Arabistan’ı Enver Sedat’ın Mısır’ı gibi yapacaklar. Mısır en güçlü Arap ülkesiydi. Enver Sedat Arapların lideriydi, Arap Liginin merkezi Kahire’dedir. Ve Enver Sedat 1977’de İsrail’i ziyaret ederek İsrail ile savaşabilecek bloğu dağıttılar. 78’de Camp David görüşmeleri başladı. 79’da imzalandı. İsrail ile Mısır barıştı, Ortadoğu’da barışın önü açıldı dendi. Ama böyle değil. İki ayağı var. İsrail ile Mısır’ın ilişkilerini düzenleyen bir bölüm var, bir de Mısır’ı koparmak için uygulananlar. Filistin ile ilgili taahhütlerini uygulamadılar. Sürekli genişlediler. Ortadoğu’ya barış filan gelmedi. Ama en güçlü Arap ülkesini Arap blokundan kopardılar, Arapları başsız bıraktılar, sonra da İsrail’e buyurun yürüyün dediler. Arap lideri Mısır İsrail’e çıpalandı.
- Arabistan’a da aynısı mı uygulanıyor şimdi?
Şu an en güçlü Arap ülkesi kim? Mısır, Suriye yok, Saddam’ın Irak’ı, Kaddafi’nin Libya’sı yok. Arabistan var. O da sürekli abartılan bir İran tehdidi altında. Böylece geleneksel Arap davasını, Filistin’i, Kudüs’ü unutur tehdit İran dersiniz. İİT’nin merkezi Cidde ama bakın karar İstanbul’dan çıkıyor.
- İslam aleminin liderliği değişti demek mi bu?
İslam aleminin fiili liderliğinin kimde, hangi ülkede olduğunu İİT kararı belirledi. Teoride S. Arabistan’ın hem Müslüman hem Arap olmasından dolayı etrafında daha fazla insan toplaması İslam dünyasının sorunlarına sahip çıkması gerekir. Ama yapamıyor, lider benim diyemiyor. Bir İslam ülkesinin politikasını İsrail-ABD belirliyorsa oradan İslam dünyası lehine bir şey çıkmaz.
- İslam dünyası parçalanmış halde. Hem Şii-Sünni hattı ve çatışması hem Katar krizinde olduğu gibi siyasi hatlar var. Bu durumda İİT’nin ortak Kudüs kararı hayata nasıl geçer?
Katar’ın üzerine gittiklerinde sahip çıkılmasaydı bu kararın çıkması zordu. Katar birlikte hareket eden ülkelere motivasyon sağladı. Oyun bozuldu. İslam dünyasının bazı liderleri de bunun için İstanbul’da bulunmayı doğru bir hareket olarak gördüler.
KUDÜS İLK KIBLE DEMEK
- Katar’da karşı karşıya gelenler Kudüs’te yan yana geldi. Bu ne kadar gerçek?
Biz Filistin’i değil Kudüs’ü konuşuyoruz. Filistin konuştuğunuzda Arap siyaseti, Arap ülkesi konuşuruz. Biz ise Kudüs’ten bahsediyoruz. Harem-i Şerif’ ten, Mescidi Aksa’dan, Aksa Camii’nden bahsediyoruz. Kudüs Arapların, Türklerin, Farsların, Malayların değil. Müslümanların. Bir ülkenin Kudüs tavrına kızıp ilk kıbleye sırtımızı dönecek değiliz.
- Kudüs kararı hayata nasıl geçecek? Zorluk ne?
Etkili bir lider olduğunda İslam dünyasını bir araya getiren ve heyecanlandıran bir tavır koyuyor İİT. Erdoğan nezdinde net şekilde ortaya çıktı. Sokakta müthiş bir ümit var. İslam dünyasının liderleri buna cevap vermek zorunda. Cevap veremezse yönetimleri sıkıntıya girer. İİT ve Arap Birliği’nin tarihte etkili bir sonuç doğuramadığını görüyoruz. Bu karar ümmetin birlikteliğini gösteriyor fakat uyulup uyulmayacağı tavırları ümmetin parçalanmışlığını gösterecek.
TÜRKİYE’NİN POLİTİKASI ÇOK DOĞRU
- İİT kararını BM’ye götürmek istiyor Türkiye. BM Genel Kurulu’nda 3’te 2 oy aldırmak mümkün mü?
İyi bir politika güdüyor Türkiye. Hem direniyor hem diplomasiyi kullanıyor. Bunu sadece İslam ülkeleri üzerinden de yapmadı, Sayın Cumhurbaşkanı Papa ile, Putin ile, Avrupa liderleriyle görüştü. İİT dönem başkanı olarak diplomasiyi verimli kullandı. BM’ye şunun için götürmek istiyor Türkiye: BM Güvenlik Konseyinin, Genel Kurulun kararları var. 181, 242, 338 sayılı kararlar var. Bunlar Doğu Kudüs’ün Batı Şeria’nın işgal edildiğini tescilliyor. Amerika’nın vetosu yok, imzası var. Türkiye ABD’nin BM Güvenlik Konseyinin aldığı karara uymadığını, uluslararası hukuku ihlal edenin Filistin değil İsrail ve ABD olduğunu göstermek istiyor.
İSRAİL MESCİDİ AKSA’YI YIKMAK İSTİYOR
- Evangelistlerle Siyonistlerin hedefi aynı mı?
Geçici ortaklık. Evangelistler, Yahudileri ve İsrail’i Mesih gelene kadar destekliyor. Mesih’i getirsin diye. Yahudilerin göçü, Balfour deklarasyonu, devlet kurmaları, 67 savaşı, Kudüs’ü 80. yılda başkent ilan etmeleri, İsrail’in genişleme ve bölgeyi Yahudileştirme politikasının tamamı, Hristiyan sağ ve Evangelistler açısından kıyametin alametleri olarak görülüyor. Eski Ahit’in bir anlamda tezahürü olarak görüyorlar. Ne kadar Ortadoğu karışırsa Mesih o zaman inecek, büyük savaş ‘Armegeddon’ olacak. Mesih gelince de inananlar kurtuluşa erecekler, inanmayanlar öldürülecek.
- Evangelistlerin 80 milyona yakın deniyor?
ABD’deki Evangelikler oldukça örgütlü. Yahudi lobisinden sonra en etkili grup. Medyada, iş dünyasında, her alanda varlar. Protestanların yüzde 43- 48’i ve sayı artıyor.
- Mescidi Aksa’nın altı kazıldı. Amacı ne İsrail’in?
Arkeolojik kazı barış sürecinde gündeme geldi. Mescidi Aksanın, Kubbet’üs Sahra’nın ve Ağlama Duvarının belli kısımları. Bu olduğunda Müslüman dünyada infial oldu, ölenler oldu. Türkiye yine yapıcı tavırla bir komisyon kurup çalıştı. Kazı mantığı ile kutsal mekanların altı kazılıyor. Bunlar yarın çökecek. Üçüncü Süleyman Tapınağını yapma düşünceleri var deniliyor. Maketlerini görüyoruz. Sadece siyasi mücadele devam etmiyor aslında, bölgenin, kutsal mekanların Yahudileştirilmesi sürüyor. Direniş ve diplomasi, duygu ve akıl bir arada olmalı.
İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN İLANIDIR
- Doğu Kudüs denirken Batı Kudüs de İsrail’e mi bırakılmış oluyor?
İİT’nin kararı iki devletli çözümü destekliyor. İran’ın imzalaması iyi, Normalde İran İsrail’i kabul etmez, resmi dairelerindeki haritalarda İsrail yoktur. 2012’de tam üye olmayan devlet olarak kabul edildi Filistin, Türkiye sayesinde. Bu karar iki devletli çözümü destekliyor. Esas ve eski Kudüs Doğu Kudüs’tür zaten. Öte yandan İsrail’in varlığını kabul ediyor.
KARARLA İSRAİL’E SINIR ÇİZİLİYOR
- Yapıcı bir açıklama olarak mı görülmeli karar?
Kesinlikle yapıcı. Uluslararası ilişkiler anlamında yapıcı ama yayılmayı geleneksel bir politika haline getiren İsrail için değil. İsrail BM ülkesi olup da sınırı olmayan tek ülke. Filistin’in sınırını ortaya koyduğunuzda İsrail’e de sınır koymuş oluyorsunuz. Uymadığında başka bir ülkenin sınırına tecavüz etmiş oluyor İsrail. Sınırını belirlememesi genişleme politikasını devam ettirme düşüncesini gösteriyor.
RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ