Bu kez Paris'teyim. Bir kaç gün önce terör saldırısında bir polisin öldürüldüğü Champs-Elysee Caddesi üzerine çiçekler bırakılıyor. Cadde her zamanki kalabalığın ötesinde bir sessizliğe bürünmüş. Yine bir 24 Nisan ve yine siyasiler yarışta. Ermeni soykırım iddiaları üzerinden oy devşirme hastalığından bir türlü kurtulamadılar. Artık bir siyasi ömrünü tamamlamış olan Cumhurbaşkanı François Hollande bile bu tarihi kaçırmayacak gelen haberlere göre. Ama Fransa siyasi sınıfı 23 Nisan şokunu yaşıyor. Fransa'daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turu aslında beklenen ama Fransız siyaset sınıfının şaşırmış taklidini yaptığı bir sonuçla tamamlandı. Anket şirketleri bu kez yanılmadı. Amerikan başkanlık seçimlerinde büyük bir kısmı algı çalışması olan anket sonuçlarının gafil avlanması olgusu Fransa'da yaşanmadı. Birinci turu, "Yürüyüş" hareketinin lideri Emmanuel Macron ile aşırı sağcı Marine Le Pen'in göğüslemesi bekleniyordu. Öyle de oldu. Küsuratına kadar da oy oranını bildi kamuoyu araştırma şirketleri. Şimdi de diyorlar ki, ikinci turda Macron %62 ile Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı seçilecek.
Öncelikle, ana akım iki siyasi damar, bu seçimlerde tuzla buz oldu. Merkez sağ Les Republicans yani Cumhuriyetçiler ile Sosyalist Parti yani ülkeyi 2012'den bu yana yöneten François Hollande'ın partisi ilk turda elendi. Hele Sosyalist Parti... Yüzde 6 civarında bir oy aldı. Ve tüm ekip, Macron'u destekleyeceklerini açıklayarak, kendi siyasi ailelerinden bir ismin seçilme olasılığına yatırım yapmayı tercih ettiler. Merkez sağ cephesinde kıyamet kopuyor. Fatura, aday olan ve skandal üzerine skandal ile iyice hırpalanan François Fillon'a çıkarılıyor.
Tane tane geçelim önemli olguların üzerinden. Merkez akımlar artık marjinalleşti. Marjinal akımlar merkeze geldi. Sol Parti lideri ve dördüncü çıkan Jean Luc Melenchon ile Le Pen'in oylarını üst üste koyun, neredeyse yüzde 40'lık bir sonuç elde ediyorsunuz. Bu oran, Fransa'da Avrupa Birliği'ne karşı olan kesimin oranı aynı zamanda.
Aşırı sağ Fransa'da 6 milyondan fazla oy aldı. Göçmenleri istemeyen, Müslümanların görünürlüğüne tahammül edemeyen, korunmacı politikaları Avrupa Birliği fikrine tercih eden, yabancı haklarına karşı olan aşırı sağcı bu parti iktidarı zorlayacak.
Sosyalist Parti, merkez sağ Cumhuriyetçiler Le Pen'e karşı Macron'u destekleyeceklerini açıkladılar. Muhtemelen de bu palyatif tedbirle aşırı sağın resmî iktidarını biraz ötelemiş olacaklar. Fiili olarak ise aşırı sağ, 2002 yılında Marine Le Pen'in babası Jean Marie Le Pen'in ikinci turda Jacques Chirac tarafından elenmesinden bu yana zaten iktidarda.
Almanya'da AfD Almanya İçin Birlik ve Hollanda'da Gert Wilders... Uygun adım iktidara ilerliyorlar.
Macron'un %23'lük oyunu ikinci turda Cumhurbaşkanı seçilmesi için yeterli gören Avrupa, bizdeki referandum sonucuna kafayı takadursun, kendi içindeki zehirli tırmanışı çoktan içine sindirdi bile.
Suikast çağrısı
Fransız "akademisyen" Philippe Moreau Defarges, bir televizyon kanalında konuşuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın durdurulması için "iç savaş" ya da "suikast" ten başka yol bulamamış! Gereken tepki gösterildi. Hukuki süreç başlatıldı. Ancak İsviçre'deki bir PKK gösterisinde Cumhurbaşkanı'mıza doğrultulmuş bir silahın resmedildiği afişin ardından gelen bu sözler, Avrupa ülkelerinin nefret suçu karnesi ve katillere yaptıkları akıl hocalığı noktasındaki hallerini gözler önüne seriyor. Rezalet ötesi.