ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun “İran’da rejim değişikliği istemiyoruz” açıklaması, Amerikan politikalarının İran’a yönelik rengini işaret etti.
Bir taraftan Evangelistlerin ve Siyonistlerin hâkimiyeti ele alması ile ABD’nin, Orta Doğu politikalarında niyetinin ne olduğunu açıkça göstermekte. Bu Amerika’nın, kendisi için ciddi sıkıntıların başlangıcı anlamına gelmektedir. Radikal dini bakış açısı ile dünyayı yönetmek isteyen bir yapı, Amerika’nın siyaset anahtarını kendi eline almış durumda.
İsrail’in, özellikle Netanyahu hükümetinin bu kriz döneminde mümkün olanı elde etme çabası da, bölgedeki ateşi doruğa yükseltmektedir.
İran önemli bir devlet! İran’ın yapısı ile oynamak, tabii ki tüm taşları yerinden oynatır nitelikte. Nitekim ki Ruhani’nin “İran’da kan olursa, bölge kan olur” ifadesi ile İran’ın da bu durumda kandan vazgeçmeyeceğini işaret ediyor.
Amerika kendince, İran’ın yayılmacılığının önünü kesmek için “geri adım atsın” diye, İran’a baskı yapmakta! Evet doğrudur. İran’ın yayılmacılığı, gerçekten bölgesel sorunlara daha da yeni sorunlar eklemiş durumda. Lakin bunun nedenlerini de irdelemekte yarar vardır. Evet, İran mezhepçi devlet politikaları ile konulara bakış açısı belirlemiş durumda. Adeta bölgedeki Suudi Arabistan, İran ve İsrail üçgeni, ciddi kırılma hatlarını oluşturmakta.
İran; kendine yönelik gelen yeni dalgalardan kaçınmanın yollarını, genişlemede gördü. Açıkçası bu genişlemeyi, Sünni dünyanın paramparça edilmesi için Amerika’nın eski yönetimi de destekledi. İsrail ve lobisinin, devreye Trump döneminde girmesi ve İran’a yönelik yaptırımlarla İran vatandaşlarını ayaklanmaya sürüklenmesi isteği, İsrail’in derin isteklerindendir. Evet, Amerika Dışişleri Bakanı “biz rejim değişikliği istemiyoruz” diyor. Lakin Netanyahu’nun İran halkına müracaat ederek, “bizim sorunumuz İran halkı ile değil, İran rejimiyledir” söyleminin de boşta kalmayacağını görmekteyiz. Ama şunu da görmekteyiz, Amerika’da İran konusunda bakış açısı tek renkli değildir.
Rejimi nizama sokmak, yöneten kişileri değiştirmek, hatta mümkünse dini lideri hizaya getirmektir esas gaye! Bunu yapmak için tüm sert söylemler devrede ve kişileri kullanmak istemekte. Başarırsa, uzun vadeli başka planları devreye sokacak gibi. Ama nihai hedef, silahlandırarak yeni örgütler devreye sokmak. Kan gölünü birazda derinleştirmektir. Bağımsızlık ve özgürlük hayalleri ile yola çıkanların tüm gücünü, kendi Amerikan davasına hizmet ettirmektir. Ve elbette İsrail! Bu sırada İsrail için seküler, din karşıtı güçler gerekmekte. İslam dünyasının taşlarını derinden oynatmaktır, İsrail’in güvenliği anlayışına hizmet eden tezleri. Bu durumda yeni ayaklanmalara, yeniden devreye sokulmak istenen terör örgütlerini, özellikle Suriye’de ve Irak’ta, DAEŞ’in yeniden devreye sokulma planlarını iyi okumamız lazım. Bu beyanlardan öte yapılacaklara ve yapılmak istenenlere odaklamada yarar vardır. Suriye konusunda Rusya-İran-Türkiye’nin başarıya imza atması hayatidir. Bakın ABD, İran’ı hedefe koydu. Ardından Rusya’ya iyi mesajlar ve davetler akmakta. Hem de bakın, Amerikan devletinden Trump’ı yalanlayan farklı mesajlar da devrede yok. Tesadüf mü? Asla! İttifakı bölme hamlelerinden yenisi.