Iraklıların kurduğu Rafideyn Stratejik Araştırmalar Merkezi (RASAM) direktörü Yahya Tâi Cuma günü arayarak Irak’tan önemli şahsiyetlerin geldiğini, 29 Nisan Cumartesi günü onlarla bir toplantı yapılacağını haber verdi ve ısrarla katılmamı istedi.
İslam dünyasıyla ilgili yazdığım yazıları genelde gazete ve haber ajansı bilgilerine dayanarak yazmam.
Bizzat ilgili şahıslardan bilgi alarak yazarım. Şu anda sorunlar yumağı haline gelmiş olan Yemen, Irak, Suriye ve Libya gibi ülkelerin tamamında bizzat tanıdığım ve görüştüğüm şahıslardan bilgi alırım ki özellikle batının İslam dünyası ile ilgili karartmalarının ve yönlendirmelerinin etkisinde kalmayayım.
***
Uzatmayayım Kandil, Sincar, Başika ve Kerkük gibi ülkemizi doğrudan ilgilendiren meselelerin merkezi olan Irak konusunu bir kez de bu yeni misafirlerden dinlemek için o toplantıya katıldım.
Katılım gerçekten de çok sınırlı idi. Misafirler haricinde katılımcıların sayısı sadece 10 kişiydi. Türkiye’den de sadece Mustafa Özcan ile ben vardım.
Misafirlerin isimlerini konumlarının nezaketi sebebiyle açıklamayı faydalı bulmuyorum.
Liderlik düzeyinde olduklarını ifade ile yetineyim.
***
Konuşmaların ve soru cevap faslının özetini çıkaracak olursak.
Irak’ta ki kargaşanın dâhilde iki boyutu var. Birincisi ülke nüfusunun yarısından fazlasını teşkil eden Sünnilerin siyasi faaliyetlerinin engellenmesi, ikincisi ise terör örgütleri.
Başta ABD olmak üzere Irak’a müdahil yabancı güçler asıl sorununun konuşulmasını istemiyorlar ve bu durumun devam etmesi istikametinde politikalar güdüyorlar.
Dolayısıyla da sorun çözülmek yerine iyice katmerleşiyor.
***
Ülkede siyasi temsil partilere değil mezheplere göre tespit ediliyor. Tıpkı Lübnan’da olduğu gibi devlet kurumları da mezhep mensupları arasında taksim ediliyor.
Ülkenin yarıdan fazlası Sünni olduğu halde siyasi alanda sadece yüzde 20’lik bir temsil tanınıyor. O temsili de yönetimi elinde bulunduran Şiiler kendi Sünnileriyle (!) dolduruyor. Dolayısıyla ülkenin yarıdan fazlasını oluşturan Sünni kesim yönetimden tamamıyla uzak tutuluyor.
Bu adaletsizliğe demografik yapıyla oynanması ve Sünnilerin parçalanmışlığı da eklenince sorun gitgide büyüyor ve çatallaşıyor.
***
BaştaDAİŞ olmak üzere PKK/PYD gibi terör örgütleri ve devlet kadrolarına alınan Şii milisler (haşdi şa’bi) ülkede güvenlik diye bir şey bırakmıyorlar.
Ülkenin önemli bir kısmı DAİŞ’in elinde. Halk oralardan kaçıyor. Devlet kadrosundaki Şii milisler DAİŞ’le mücadele bahanesiyle Sünni halka DAİŞ’ten daha ağır baskı ve zulüm uyguluyor.
Bağdat hükümeti ve yabancı güçler ülkenin mazlum ve mağdurları haline gelen Sünnilere nefes aldırmamak için takip edilen politikaları destekliyorlar.
Maalesef medya da onların elinde olduğu için Irak mağdurları seslerini duyuramıyorlar.
***
Misafirlerin sorunun çözümüne yönelik teklifleri ise şöyle: Problemin temelinde anayasa ve seçim yasası yatmaktadır.
ABD güdümünde hazırlanan anayasa ve seçim kanunu sebebiyle eşit temsil ve adil yarış gerçekleşmiyor.
Çözüm anayasa ve seçim yasasının adil bir şekilde yeniden düzenlenmesindedir.
Bunun yolu da ABD’nin ikna edilerek Irak anayasası ve seçim yasasının değiştirilmesidir.
‘Peki ABD’yi kim ikna edecek’ sorumuza, ‘Başta Türkiye olmak üzere Irak’a dost devletlerden bunu bekliyoruz’ cevabını veriyorlar!
Türkiye’nin işi sizce kolay mı?