Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış...
Siyasetin müflis simsarları da, medyanın pusuya yatmış namertleri de, ya söylemediğiniz ya da bağlamından koparttıkları bir sözünüz üzerinden itibar suikastına başvururlar.
Her sözün bir bağlamı vardır.
Öncesi ve sonrasından kopartılmış her söz, her türlü istismara açıktır.
Sahiden, cevap vermekten sıkıldık biz...
Ne yazık ki o müptezeller ısıtıp ısıtıp önümüze koymaktan sıkılmıyorlar.
İplerine basınca havlayanlar ne yapsalar boş.
Vız gelir, tırıs gider.
İsmimiz üzerinden haber yapmayı okunma veya izlenme oranlarını arttırmak için gerekli gören karanlık oda mensupları attıkları başlıklarla merak duygusunu kışkırtarak bir taşla birkaç kuş vurmayı amaçlıyorlar.
“Mehmet Metiner bu görüntüleri unutmak istiyor” başlıklı haberi ben bile merak etmedim dersem yalan söylemiş olurum.
Merak edip baktım.
2007 yılında katıldığım FOX TV’de Reha Muhtar’ın programından kısa bir kesit sunmuşlar...
Konuklar arasında Doğu Perinçek de var, Nazlı Ilıcak da...
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) üzerinden yürütülen bir tartışmaya dair kişisel görüşlerimi serdediyorum.
Dediğim gibi öncesini ve sonrasını keserek birkaç cümlemi aktarmışlar.
Benim unutmak istediğim şeylermiş bunlar!
Benim adıma hüküm cümlesi koymuşlar...
Ne büyük bir saygısızlık bu!
Niye unutmak isteyeyim ben?
O sözlerimin altına bugün de imzamı atarım.
Benimkisi bir tespitten ve duruştan ibaret.
O tarihlerde BOP ile amaçlanan şeyin, Ortadoğu’da diktatoryal rejimlerin yerine halkların iradesine ve tercihine dayalı demokratik rejimlerin geçmesi gerektiğine dair bir radikal değişim olduğu söyleniyordu.
Ve o tarihlerde, AK Parti lideri Başbakan Erdoğan sırf dillendirilen bu demokratik değişimden yana olduğu için “BOP Eşbaşkanlığı” üzerinden hayasızca Amerikancılıkla suçlanıp linç edilmek isteniyordu.
Programda söz dönüp dolaştırılıp BOP üzerinden Erdoğan düşmanlığına getirilince, ben BOP’un sahiplerince dillendirilen bu amacı bir tespit düzeyinde ortaya koyup Erdoğan’ın da bu demokratik değişimin bizatihi kendisine destek sadedinde “Eşbaşkanlık” tanımını getirdiğini izah ettim.
Her zamanki gibi Perinçek bu tespitimi provoke ederek başka bir alana çekmek istedi.
Ben, BOP’un gerçekleşmesi halinde halkların yararına olacağına inandığımız için tarafımızdan desteklediğini belirtirken, Perinçek araya girerek “Amerikan silahıyla değil mi?” diye sorunca ben de “Amerikan silahıyla da olsa” diye cevap vermişim...
Aradan geçen on bir yıldan sonra ısıtıp gündeme getirdikleri konu bu işte...
***
Şimdi cevap veriyorum...
Bir: BOP, bu amacına uygun bir şekilde ete kemiğe büründürülmedi. Yani bir proje olarak benimsenmedi.
İki: Amerika, BOP hayata geçerse Ortadoğu’da hükmedeceği ülkeler bulamayacağını anladı. O yüzden mevcut diktatoryal rejimlere arka çıkmaya devam etti. Yani demokrasiyi kendi çıkarlarını tehdit eden bir olgu olarak gördü.
Üç: Mısır’da sırf bu yüzden askeri diktatörlük rejimini destekledi. Suriye’de Esed’in yerine Mursi gibi birinin geçmesini istemediği için Esed’i ayakta tutan politikaya yöneldi. Demokrasi talebiyle başlayan “Arap baharı”nı kışa döndürdü.
Biz o tarihlerde demokrasiden ve demokratik değişimden yana tercihimizi koyduk.
Başkaları ise Esedçilik yaptı.
O günün Esedçileri, Sisi gibi diktatör darbecileri desteklemeye devam ediyorlar.
Keşke BOP bir proje olarak uygulamaya konulabilseydi.
O zaman Amerika temelli kaybetmiş olurdu.
Ve bölge çok farklı şekillenirdi.
Biz Amerikancı olduğumuz için değil, Amerika’ya son tahlilde kaybettirecek ve halklara kazandıracak bir proje olarak gördüğümüz için BOP’u destekledik.
Amerika kendi silahıyla kendisinin vurulacağını gördüğü için BOP’tan vazgeçti.
Lakin ABD’nin farklı seksiyonları hâlâ BOP üzerinden bize düşmanlıklarını kusmaya devam ediyorlar.
***
On bir sene önceki programla bel altı vurmaya çalışan namertlere diyeceğim şudur:
Biz ne geçmişimizde Amerikancı olduk, ne şimdi öyleyiz, ne de gelecekte oluruz.
Hayatımızın her döneminde emperyalizme karşı çıktık ve çıkmaya devam edeceğiz.
Ve her zaman demokrasiden yana olduk, olmaya devam edeceğiz.