Çin’de gerçekleşen “Kuşak ve Yaş Forumu”, Asya’da gerçekleşecek en önemli projelerden biri. Bakü-Tiflis-Kars demiryolu merkeze konduğunda, Türkiye’den Gürcistan ve Azerbaycan’a, Hazar’ı geçerek Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan’a uzanan, ardından Afganistan ve Pakistan’a ulaşıp Çin’e varan bir ulaşım, dolayısıyla iletişim hattı söz konusu.
Bu hattın diğer ucu ise İstanbul’dan geçip Londra’ya kadar uzanıyor. Dolayısıyla adı geçen Asya Proje’nin aslında bir Avrasya projesi olduğunu ileri sürmek mümkün.
Söz konusu projenin yol kısmı, sadece ticari ilişkilerin gelişmesine işaret etmiyor. Bu yol aynı zamanda sosyal karşılaşmaların daha fazla atması, toplumların yakınlaşması anlamına da geliyor. Aralarında toplumsal ve ekonomik hatlar oluşturan devletlerin karşılıklı bağımlılıklarının ne denli arttığı, Avrupa tarihine bakıldığında görülebilir. Bu yolun seyrüseferini düzenlemek, güvenliğini sağlamak, geçiş kolaylıklarını yeniden ele almak bile kendi başına devletleri bir araya getirmek için yeterli konular. Dolayısıyla mesele sadece bir ulaşım projesi değil; bir tür yeni nesil medeniyetler buluşması.
Avrasya’da yeniden yapılanma
Projenin kuşak kısmı ise uzun vadede biraz daha netameli konulara işaret edebilir. Zira söz konusu ulaşım projesine harita üzerinden bakıldığında, Asya’nın Türkiye’ye kadar olan kısmının adeta ikiye bölündüğünü görmek mümkün olabiliyor.
Bir ulaşım projesi, doğası gereği farklı dünyaları birbirinden ayıramaz, ancak bir kuşak oluşturabilir. Bu kuşağın siyaseten imaları olabilir ve sanki stratejik olarak Rusya’nın kendi alanının sınırlarını çiziyor.
Rusya’nın bu projenin pozitif ortağı olması, yaratacağı avantajlardan yararlanacak adımları atması mümkün. Ancak Rusya bu projeye mesafeli yaklaşır ise o zaman etrafını çeviren bir kuşak imar edildiği kanaatine kapılabilir. Böyle bir kanaatin oluşup oluşmadığını anlamak için ise kuşak üzerinde yer alan devletlerde bundan böyle ne tür iç karışıklıklar yaşanacağına bakmak yeterli olabilir.
Bir küçük ipucu ise Suriye’de aranabilir. Rusya, YPG’ye olan desteğin devam edeceğini, bu nedenle de Türkiye’nin endişe etmemesi gerektiği mealinde bir açıklama yaptı. Sanki Türkiye YPG’yi ABD değil de Rusya desteklerse rahatlayacakmış gibi.
ABD’yi kararsızlıktan kurtarma
Bu açıklama, aslında Rusya ile ABD’nin Ortadoğu konusundaki uzlaşılarının devam ettiğini ifşa etmek anlamına geliyor. Dolayısıyla Rusya, oluşmakta olan kuşağı ABD ile işbirliği içinde Güney’den delebileceğini ima ediyor.
Mesele şu ki, ABD henüz karar vermiş değil. Trump, Rusya ile birlikte Çin’i hedef almaktan; ABD “derin devleti” ise Rusya’yı çevrelemekten yana. Ancak Rusya’yı çevrelemeden Çin’e uzanmak da mümkün.
Bu konudaki kilit ülkelerden birisi Türkiye. Türkiye, Rusya ya da Çin’den birinin “öteki” olarak değerlendirilmesine gerek olmadan da küresel sistemin yeniden inşa edilebileceğini önerebilecek durumda. Hem kendi yeniden yapılanmasını gerçekleştirmesi, hem de Avrasya coğrafyasında yeniden bağlar kurarak ve kurulmuşları onaracak adımlar atarak teminat oluşturabilir.
Dolayısıyla Erdoğan’ın ABD ziyaretinin önemi, sadece ikili ilişkileri kilitleyen konulardan ibaret değil. Gülen’in iadesi, YPG desteği türünden ikili sorunlar gibi görülen konular, aslında çok daha büyük bir zeminin oluşmasıyla ilgili karinelerden bir kaçı. Bu büyük zemin ise Londra’dan Pekin’e uzanan yol ve kuşak ile ilgili. Tam da bu nedenle ziyaret sonrası ABD’nin hızla tavır değiştirmesi beklenemez; ancak Türkiye’ye verdiği teminatlardan küresel tercihleri okunabilir.