İnternet ve sosyal medya artık toplumsal düzenin bir parçası. Gündelik hayatı internet kullanmaksızın sürdürmek artık zor. İnternet kullanımı kaçınılmaz ise hayatımıza getirdiği riskler ve imkanlar üzerine çalışmak gerekiyor. Bugün size interneti sağlıksız bir şekilde kullananlar ile sağlıksız kullananların öykülerini anlatacağım.
İnternetin sağlıksız kullanım öyküleri
“Genç delikanlı okul zamanlarında gece yarısına kadar, yaz aylarında ise günde 8 saat, hatta kendi haline bırakılırsa daha fazla oyun oynamak istiyor. Bu denli oyun oynamasının sorunlu olduğu söylendiğinde kızgın hale geliyor. Yemeklerini bile klavye karşısında yemek istiyor. Diğer aile üyeleri ile ilgisi oldukça azalmış. İnternette kalamayacağı için tatile bile gitmek istemiyor. İnternet dışında gerçek hayattaki herhangi bir aktiviteye ilgi göstermiyor. Aile ile internet üzerinden sürekli bir çatışma içinde.”
“Ailemizin evi iki katlı. Ev herkesin kendi odası olacak kadar büyük. Baba işten geç geliyor. Üç çocuk da kendi odasında internette takılıyor. Aile üyeleri pansiyon arkadaşları gibi. Çocuklar yemekleri kendi odalarında yemek için ısrar ediyor. Çocuklar kendi arkadaşları ile muhabbet halinde olduklarını söylüyorlar. Herkesin kendi hayatını istediği gibi yaşama özgürlüğüne sahip olduğunu iddia ediyorlar. Anne vahametin farkında ama etkisiz eleman şeklinde.”
“Kadın eşinin telefonla yaşadığını söylüyor. Karşımda çay içiyoruz. Onun yüzüne bakıyorum. Ara sıra bana bakıp ara sıra telefona bakıyor. Bir şeyler anlatıyorum “he, he” diyor. Aklı bende değil yazışmalarda. Bu meseleyi düzeltmek için defalarca konuştuk. Ama sadece haber izlediğini, grup tartışmalarına katıldığını söylüyor.”
İnternetin sağlıklı kullanım öyküleri
“Ahmet Bey’in kendisi dışında bir çalışanının olduğu küçük bir giyim mağazası var. Mağazadan ayrılmakta zorlanıyor. ‘Eskiden sık sık bankalara ve devlet dairelerine gitmek zorunda kalırdım. Şimdi bu türden işlerimin çok büyük kısmını internet üzerinden hallediyorum. Bankalarda sıra beklemekten ve vakit kaybetmekten kurtuldum’ diyor.”
“Ahmet lise 2. sınıf öğrencisi. Öğrenmeye özellikle felsefeye çok meraklı. İngilizcesi de iyi. Hem Türkiye’den hem dünyadan birçok önemli düşünürü YouTube üzerinden izliyor. Beğendiği bir kişinin tüm videolarını izliyor. Düşünür avcısı gibi. İnternet ortamından en seçkin konuşmacıları buluyor. Anne ve babası dahil çevresindeki birçok kişinin meraklı sorularını cevaplıyor. Adeta bu konuda danışman haline gelmiş. En son okuldaki felsefe öğretmenine felsefe ile ilgili izlenecek video ve sitelerin adreslerini içeren bir liste vermiş.”
“Ayşe Hanım erken evlendiğinden dolayı liseden sonra üniversiteye devam edememiş. Üniversite içinde bir ukde olarak kalmış. Çocuklarını büyütmüş. Onlar üniversite öğrencisi. Çocuklarının da cesaretlendirmesiyle bir üniversitenin uzaktan eğitim programına kaydolmuş. Oldukça mutlu. ‘Öğrenci gibi çalışıyorum. Öğrendiklerimi eşime ve çocuklarıma da anlatıyorum. Hem bana hem de bizim eve yeni bir neşe geldi’ diyor.”
“Mehmet Bey bir şirketin pazarlama bölümünde çalışıyor. Yüksek lisans yapma şansı bulamamış. İngilizcesi idare eder düzeyde. Bugünlerde Amerika’daki bir üniversiteden ‘ileri pazarlama dersi’ alıyor. Program oldukça yapılandırılmış. Derslere sanal sınıflardan izliyor. Ödev ve projelerini yapıp sisteme yüklüyor. Biraz zorlanmış ama dersi geçmeyi başarmış. Aldığı eğitim şirket içinde takdir edilmiş.”