Abdullah Ağar soruyordu dün.. “insan şehidini bulduğuna sevinir mi?” diyordu.. Afrin’in düştüğünü öğrendiğim gün ne yaşadıysam, Üsteğmen Oğuz Kaan Usta ve Uzman Çavuş Mehmet Muratdağı’nın cenazelerine ulaşıldığını öğrendiğimde de aynı duyguları yaşadım.. ‘Sevinç’ değil elbette. Başka garip bir duygu bu.. Bu iki vatan evladı, harekatın daha ilk günlerinde can vermişti.. Cenazelerine ulaşılamıyordu. Bulmuşlar şimdi.. Silah arkadaşları bulmuş.. Omuz omuza vatan savunması yaptıkları Mehmetler çıkarmışlar alıp getirdiler.. O soruyu görünce, ‘işte’ dedim benim yaşadığım tarifsiz duyguyu anlatan doğru soru bu.. Öyle zor bir dönemden geçiyoruz ki, şehit verdiğimiz can parçalarımızın cenazelerine kavuştuğumuz günü ‘bayram’ ilan ediyoruz. Zor, hem de çok zor..
Medyalar dükkan Medya Patronları da Tüccardır
Aydın Doğan’ın medyadan çekilmesi ile yeni bir dönem başlıyor.. Ama zannetmeyin ki bu yeni dönem siyasette medya etkisinin kuvvetli olduğu dönemin bitişi ve millet menfaatine yayınların yapılacağı bir dönem olacak.. Bu yeni dönem medyaların birer dükkan, medya patronlarının da tüccar olduğunun anlaşılacağı bir dönem olacak. Adı ‘Hürriyet’ bile olsa gazete, son tahlilde bir ticari müessesedir.. Gereğinden fazla önem atfetmek dönemi Aydın Doğan'ın bile medyadan çekilmesiyle artık son buldu.. Kabul etmek lazım ki, gazeteciler ne anlatırlarsa anlatsınlar, nerede dururlarsa dursunlar güçleri medya patronlarının kendilerine verdiği imkan kadardır.. Bir not daha.. ‘Pijamalı Medya’ diyerek senelerce hükümetler üzerinde baskın bir konumu olduğuna vurgu yaptığımız Aydın Doğan, acaba bu nitelemeden rahatsız olmuş mudur hayatı boyunca.. Ben olsam, ne kadar güçlü olduğumu, hükümetler falan yıkıp-kurduğumu söyleyen birinin sözlerinden rahatsız olmak şöyle dursun, memnun olurdum.. Gerçek olsa da olmasa da.. Bakın sonuçta 1 milyar doları verdiğin anda ‘güç’ dediğin her şeye sahip olabiliyorsun.. Öyle güç mü olur?..
Korumalar tamam da tutuklu iki Türk ne olacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, geçen yıl Mayıs ayındaki ziyareti sırasında Washington'daki Türk Büyükelçiliği konutu önünde PKK’lılar provokasyon yapmış, Amerikan polisi de sessizce izlemişti.. Sonra işler kontrolden çıktı.. PKK’lı grup, aralarında Cumhurbaşkanlığı korumalarının da olduğu bir grup vatansever Türk tarafından ‘nazikçe’ uyarılmıştı.. İşte o ikaz görüntülerinden sonra haklarında dava açılan 15 korumadan 11’i hakkındaki suçlama düştü.. Fakat bu kadar da değil. Aynı davada iki vatandaşımız ise tutuklu.. Columbia Bölgesi Yüksek Mahkemesi’nin haklarında tutuklama kararı verdiği 45 yaşındaki Sinan Narin ve 50 yaşındaki Eyüp Yıldırım, “… nefret suçuyla ağırlaştırılan, şiddet suçu işlemeye teşebbüs..” ile suçlanıyor.. Ve mahkeme, Yıldırım ve Narin’in suçlarını kabul ettiklerini söylüyor..Çünkü onlar yaptıkları engellemeyi, müdahaleyi ‘suç’ olarak görmüyor ki, seçilmiş liderlerinin müdafaası olarak görüyor.. Bu iki adam için 15 yıl isteniyor.. Umarım Narin ve Yıldırım’ı da, o kabustan çıkarmayı başarırız..