Önce kendimden başlayayım.
Yıl: 2011... (24. dönem). Reis’in talimatıyla dosyamı verdiğimde nereden aday olacağımı bilmiyordum. CNN Türk’te canlı yayında iken öğrendim Adıyaman’dan aday olduğumu.
Yıl: 2015... (25. dönem). 7 Haziran seçimlerinde bu kez Reis’in tensibiyle haberim bile olmadan İstanbul’a gönderildim. İstanbul’a gönderildiğimi o tarihte Başbakan Yardımcısı olan sevgili kardeşim Yalçın Akdoğan’dan listelerin açıklanmasına 45 dakika kala öğrendim.
Yıl: 2015 (26. dönem). 1 Kasım seçimlerinde tekrar Reis’in takdiriyle İstanbul’dan seçildim.
Bunu niçin mi anlatıyorum? Şunun için: Her üç dönemde de doğrudan Reis’in tensibi ve takdiriyle milletvekili seçildim. Kendisinden Allah razı olsun. Bu dönem takdirinin başka türlü olması bende zerrece değişikliğe yol açmadı. Çünkü ben Reis’i Allah için seviyorum. Hiçbir beklenti içinde olmadan seviyorum. Hem de uğrunda canımı feda edecek kadar çok seviyorum.
Ne yani üç dönem vekil yaptığında iyi, yapmadığında kötü mü diyeceğiz? Böyle diyenlerden olacaksak yazıklar olsun bize diyorum.
Kendi adıma ne kırgınım ne de kızgın. Beni aday gösterdiğinde ne kadar seviyorsam şimdi de bir o kadar seviyorum.
Benim için Recep Tayyip Erdoğan herhangi bir genel başkan veya Cumhurbaşkanı değildir. O ümmetin ve mazlum dünyanın lideridir. O davamızın ve değerlerimizin müseccem bir temsilidir.
Ben şöyle inanırım: Liderimiz yeni dönemin siyasetine dair bir denklem oluşturmuşsa mutlaka bir bildiği vardır. Bize düşen Reis’imizin iradesine itaat etmektir. Dahası Reis’imizin arkasında tam bir sadakatla durmaktır.
Hiçbirimizin şahsı, davasından öncelikli ve önemli değildir. Aslolan davamızdır. Davayı başarılı kılan da liderdir. O yüzden lidere sadakat ve bağlılık çok önemlidir.
Bir makam için liderinin iradesini sorgulayan ve en fenası liderine isyan eden kişiye dava adamı denmez.
Milletvekilliği bizim için görevdir. Hizmet araçlarından sadece biridir. Kim ki bu makamları kutsal bir amaç olarak görürse kaybeder. Kim ki kendi nefsini davasından önemli görürse kaybeder. Kim ki kendi şahsını vazgeçilmez görürse kaybeder.
Her dönemin siyaseti veya siyasi dengeleri farklı olabilir. Lider ol kişidir ki kimi nereye uygun gördüğüne kendisi karar verir.
Kim ki bu tür seçimleri inancımız ve değerlerimiz açısından ters değerlendirmelerin konusu yaparsa fitneye sebebiyet verir.
Bizimkisi bir nöbet değişimidir. Bir görev teslimidir. Görev verilenler ayrı bir imtihandan geçerler. Görev verilmeyenlerin imtihanı farklı olur.
Kimi kazandığını düşünürken kaybeder. Kimi kaybettiğini düşünürken kazanır.
Rabbimizin buyurduğu gibi hoşumuza giden bir şey hakkımızda hayırlı olmayabilir. Hoşumuza gitmeyen bir şey de hakkımızda hayırlı olabilir. Gerçeği ve geleceği bir tek Rabbimiz bilir.
O yüzden unutmayalım her birimiz imtihan günlerinden geçiyoruz. Birbirimizin hukukunu ve itibarını koruyarak ve dahi birbirimize sımsıkı tutunarak yol yürümeliyiz.
Kim ki makamımızdan dolayı bizi seviyorsa bizden uzak dursun. Bu günler hakiki dostların kimler olduğunun açığa çıktığı günlerdir.
Kim ki kendisinden bir başkasına makam verildiği için küsüp başkaca yanlışların içine giriyorsa bilesiniz ki onlar sadıklardan değildir.
Hepimiz imtihan ediliyoruz dostlar. Gün davamıza ve liderimize sadakatımızı göstereceğimiz bir gündür.
***
Bilesin ki biz ölümüne seninleyiz Reis!
Çünkü seni davamızın yiğit lideri olarak çok seviyoruz ve sana sonuna kadar bağlıyız.
Seni kendisine sağladığın/sağlayacağın dünyevi makamlar için seven, o makamları vermediğinde de düşman kesilen namertlerden olacaksak şayet Rabbimiz o an canımızı alsın diyorum.
Fazla lafa gerek yok. Gün sefer günüdür!