İmamoğlu İstanbul’a belediye başkanı olduğundan beri, kendisine oy verenler dışında kimseyi şaşırtmıyor. İnanıp oy verenler bir süredir “ama şunu yapacaktı, bunu yapmayacaktı” diye uzayıp giden bir hayal kırıklığı listesi döşenmekte.
Üç ayını doldurmadan üç kez tatile gidince “hani İstanbul’un kaybedecek saniyesi yoktu, ayıp oldu” diye serzenişte bulundular. “E-he, e-he bana tatil de çok yakışıyor” zevzekliğini bile yuttular ama İstanbul’u sel götürürken Başkanın Bodrum’da keyif çatmasını affetmediler, utangaçça da olsa eleştirdiler.
Atatürk resmi asmak, TC ibaresi yerleştirmek gibi göstermelik bir iki makyajın ardından vaatlerini sıfırlayan işlere girişti Ekrem Bey.
Seçilmeden önce “Çok üzülüyorum, öğrencilere servisi ücretsiz yapacağım” diyordu, seçilince ilk iş servis ücretlerine yüzde 13 zam yaptı.
Taksi, dolmuş ve vapura yüzde 25.
Asıl sürpriz yüzde 70 zamla İSPARK’ta yaşandı. Zaten kendisine sürprizler de pek yakışıyor.
İmamoğlu icraatlarının bir bölümü ise hemen belediye binasının önünde... Eylemde!
Büyükşehir’e ait şirketlerden gerekçe gösterilmeksizin, kanuna ve usule aykırı şekilde SMS ile işten atılan emekçiler bir süredir haklarını arıyor. Sayılarının 4 bini bulduğu söyleniyor.
Seçim öncesi “Kimsenin ekmeğiyle oynamayacağız, partizanlık yapmayacağız” diyen İmamoğlu imaj kaygılı birkaç açıklama dışında hamle yapmadı. Etrafındakilerin ve CHP medyasının yaydıkları şunlar ama: Bunlar AKePe üyesi, bankamatik memuru, seçimden önce alındılar, sınavsız alındılar, vesaire.
İşçilerse ellerinde giriş tarihleri, sınav sonuç belgesi, mesai döküm belgesiyle üzerlerine atılan iftirayı temizlemek ve işlerini geri almak için çabalıyor. Lakin ne muhatapları duydu bu sesi, ne işçi-emekçi üzerine kitaplar yazıp istisnai bir servet ve kariyer edinen CHP yandaşı kalemler duydu.
31 Mart öncesi defalarca “Kazandığımız belediyelerde hiçbir işçinin işine son verilmeyecek, işine son verilen beni bulsun” demişti Kılıçdaroğlu. Ama CHP belediyelerde işten çıkarılan emekçiler Hak-İş önderliğinde Ankara’ya yürüyüp CHP kapısına dayandığında oralı olmadı Kılıçdaroğlu. CHP’nin işten attığı, sürdüğü, istifaya zorladığı, sendikal baskıya maruz bıraktığı emekçilerle ilgili BemBirSen ve Memur-Sen kamuoyuna rapor sunduğunda da öyle.
İmamoğlu ara ara konuşuyor ama. Herhalde kendisine acayip bir buluş, müthiş bir fikir gibi gelen güldürüşlü kimi görüşleri var Ekrem Bey’in.Mesela işten attığı işçiler kendilerine çok güveniyorlarsa eğer işe girmek için CV bırakabilirlermiş! Ya da işten attığı işçileri Cumhurbaşkanı işe alırsa iyi olurmuş, memlekette çok işsizlik varmış!
İmamoğlu haberi yapan muhabiri de işten attılar
Medya AŞ’den 50 medya çalışanı “trol” iftirasıyla işten atılmadan önce de gözlüyordum. İmamoğlu medyaya ne zaman açıklama yapsa, ona mikrofon uzatan medya mensupları arasında başörtülü genç bir muhabir de oluyordu.
Dikkatimi çekme nedeni uzattığı mikrofonda İBB ibaresi olmasıydı elbette. Sordum soruşturdum, onu da işinden etmiş İmamoğlu. Başkanın günlük programını takip eden, görüntü-ses alan, haber yapan, ardından koşturan medya çalışanına da kıymış “kimseyi işinden etmeyeceğim” diyen İmamoğlu. Gerçi kampanyasına para yardımı yapan, belli ki oy da veren İBB çalışanlarına bile kıymış ya neyse. Sonuçta “her şey çok yalan oldu.”
Sendikalar orada milletvekilleri nerede
HİZMET-İŞ, MEDYA-İŞ, OLEYİS, ÖZ GIDA İŞ, ÖZ ORMAN-İŞ ve ÖZ GÜVEN-SEN sendikaları İmamoğlu’nun işten çıkardığı emekçilerin yanında meydanda. İlginç olansa AK Parti milletvekillerinin azlığı. Dün AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile eski AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk oradaydı. Ama insan düşünmeden edemiyor. AK Partili bir belediye bu kadar emekçiyi işinden aşından etseydi, neler olurdu? Eylemlerden beslenen CHP’li, HDP’li vekiller alana yığılıp, canlı yayın eşliğinde halaya kalkıp ortalığı birbirine katmaz mıydı?