Hepsi “her şey güzel olacak” diyor. İmamoğlu’nun ismi üzerinde kenetleniyorlar.
Kimler? Gezi kalkışmasında birlikte olanlara yeni ilaveler var:
Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu…
“Bir kenara not ettik” diyen ABD, Avrupa Parlamentosu üyeleri…
“Kontrollü Amerikan düşmanlığı”nın sanatçıları, popçuları, komedyenleri, yazarları, çizerleri… (Bir yandan Deniz Gezmişleri anıyor, “Amerikan bayrağına secde etmeyeceğiz” diyorlar, bir yandan da Amerika’nın PKK’ya Suriye’de 30 bir tır silah vermesine seslerini çıkaramıyorlar.)
Galatasaray’ı, Fenerbahçe’yi, İmamoğlu şovuna malzeme yapan kulüp yöneticileri…
Kandil’deki PKK/KCK elebaşıları, HDP…
Saadet Partisi ve İyi Parti yöneticileri…
Ve daha niceleri, barolar, 28 Şubat’ın vesayet goygoycusu işçi-işveren sendikaları, ideoloji kölesi dernekler, TÜSİAD falan…
İki soru soralım:
1. Bu kadar benzemezi, bu kadar ayrı yerlerde konuşlanmış gibi duranları kim bir araya topluyor? Bu koronun şefi kim? Kime işaret verirse ona çaldırıyor…
2. Madem her şey çok güzel olacak… Neden o zaman bu kadar tedirgin, gergin, telaşlı, ağzı bozuk ve saldırgansınız?
Neden CHP Genel Başkanı 7 YSK üyesine “çete” elemanı deyip, partisinin Grup Toplantısında isimlerini teker teker sayıp yuhalatıyor?
Neden CHP sözcülerinin biri, bu üyeler için “Kızılay’da yürüyemezsiniz, yüzünüze tükürürler” diyerek alçakça tehditler savuruyor. Bir diğeri, Cumhur İttifakı’na, Erdoğan’a ve Bahçeli’ye “sonunuz Yassıada’dakiler gibi olur” diyerek Adnan Menderes ve arkadaşlarının asıldığı idam sehpalarını hatırlatıyor?
Bu ne kin, öfke, hiddet ve celadet?
İki soruya da cevap verelim.
1. Benzemezlerin korosunu oluşturan, 7 Şubat MİT krizinden beri ABD ve onun sefil, alçak taşeronu FETÖ’dür…
Hepsi bu tarihten beri “Erdoğansız Türkiye” için ayaktalar. Gezi olaylarında sahadakilere, “mesajı aldık” diye destek verenler, bugün daha acımasız şekilde “ha 367 kararı, ha YSK kararı” diyerek aynı korodalar…
17/25 Aralık’ta aynı Amerikan/FETÖ korosu var. MİT tırlarının durdurulması ihanetinde, 2014 yerel seçimlerinde, demokrasinin yolunu açan referandumlarda, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve son olarak 15 Temmuz ihanet girişiminde kol kola, yan yanalar… (Sahi bugün afra tafra atan sanatçılar, bu barolar, TÜSİAD’lar, 15 Temmuz’da susmuşlar ve hepsi, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe” safsatasının arkasına sığınmışlardı…
Bugün de İmamoğlu projesine destek veriyorlar. Amerika’nın not etmesiyle, bize bir daha meselenin İmamoğlu ve belediye seçimi olmadığını gösteriyorlar.
15 Temmuz’daki milli direnişi hazmedemeyenlerin İmamoğlu etrafında toplanması tesadüf mü?
2. Her şey çok güzel olacak diyorsunuz ama içinizde müthiş bir endişe, korku var. Sebebi açık: 23 Haziran’da kaybedeceğinizi biliyorsunuz,
YSK kararı, oynanan oyunu bozdu. ABD/FETÖ tezgâhı çöktü.
23 Haziran, İstanbul üzerinden yaşanacak büyük hesaplaşmanın günü olacak.
7 Şubat MİT krizinden 15 Temmuz’a kutuplaşması derinleşen Türkiye, yaşadığı yüksek tansiyondan artık kurtulacak. Artık; Suriye üzerinden askerî, döviz kuru, kuru soğan, biber, patlıcan üzerinden ekonomik, İmamoğlu ve “illet/zillet ittifakı” üzerinden yürütülen siyasî çökertme saldırılarının hesabının sandıkta görülmesi günü geldi.
Başaramayacaklar. Çünkü Cumhur İttifakı var. Sayın Bahçeli ne güzel dedi: “Cumhur İttifakı Türkiye’nin yeni Çanakkale ruhu, Milli Mücadele hamurudur…”
ABD’yi, İngiltere’yi, Almanya’yı, Fransa’yı, İsrail’i bölgemizdeki hesaplarından dolayı anlıyoruz da içimizdekiler neden böyle?