Şarkıcı Murat Boz, buna 100 bin TL bağışlamış...
İyi para...
Başlığı “İmamoğlu” koydum ama asıl soy ismi “Müdafa”dır... Ekrem Müdafa yani.
Ekrem Efendi, mahkemeye başvurmuş, “Müdafa” olan soy ismini “İmamoğlu” diye değiştirmiş.
Neden acaba?
Benim bir tahminim var ama yazamam... Eleman çünkü, zırp pırt dava açıyor... “Tahammüllü ve hoşgörülü siyasetçi” elbisesini çıkarıp, “asabî hasım” kılığına giriyor.
Ki, “asabî hasım”, tam da onu tanımlayan bir ifade.
Çünkü Ekrem Müdafa, sadece dava açmıyor... Mukabil davalara da muhatap oluyor...
Bugüne kadar sayısız davanın “sanığı” olmuş...
Dökümünü Akit yazarı Ali Karahasanoğlu verdi...
Öyle ki, hakkında “zimmet davası” bile açılmış... Bazılarında beraat etmiş.
Şimdi sıkı durun:
Etrafa “hoşgörü” gülücükleri saçan Ekrem Müdafa hakkında açılan davaların 5’ini, “hakaret ve tehdit davası” oluşturuyor... Yani, muhataplarına küfredip tehditler savurmuş. (Gazete yapan arkadaşlara çağrımdır. Şu adam hakkındaki dosyalara bir baktırın. Kimlere hakaret etmiş, hangi tehditleri savurmuş, bir görelim...)
Demek ki, Ekrem Müdafa, o kadar da “hoşgörülü” ve “saygılı” bir adam değilmiş.
Demek ki hep maskeyle dolaşıyormuş.
Bu durumu da tespit ettikten sonra, gelelim Ekrem Müdafa’nın para talebine...
Hatırlayacaksınız, Ekrem Müdafa, bundan bir süre önce, seçimde sarf etmek üzere, bir “yardım kampanyası” açmıştı. Kampanyanın alt sınırı 20 TL... İsteyen, daha fazla parayla katkıda bulunabiliyor.
Nitekim Murat Boz, kapıyı 100 bin TL’den açtı. (Acun’dan aldığı paraları İmamoğlu’na bağlıyor. Kârlı bir yatırım...)
Murat Boz’un açtığı kapıdan hangi sanayicimizin ve TÜSİAD üyesinin gireceği merak konusudur. (Her şeyi sanatçılardan beklemeyelim... Onların gücü, şimdilik, “Her şey çok güzel olacak” diye toplu fotoğraf çektirmeye yetiyor. Gezi çapulunda eylemcilere otelini açan ya da bedava internet erişimi sağlayan işadamlarımızdan da “hareket” bekliyoruz.)
Fakat bu “yardım” işinde bir gariplik var...
Ekrem Müdafa, öyle zannettiğiniz gibi, “fakru zaruret” içinde olan ve seçmenden gelecek 20 TL’ye muhtaç bir siyasetçi değil. Bakmayın her gün 60-70 iftara katılmasına... Zengin bir işadamı... Hem inşaatçı, hem tanınmış bir müteahhit... (“İkisi de aynı şey” demeyin.) Bir ara “köfte salonları”na sahipti. Belki devam ediyordur onlar... Aynı zamanda AVM’ci... Yani “AVM ortağı...”
Bu serveti nasıl edindiğini sormuyorum.
Şunu soruyorum:
Bu kadar “varlık” içinde seçmenin 20 TL’sine göz dikmek uygun mudur?
Bu satırların yazarından da 10 bin TL istiyor...
Hayır, “bağış” değil...
Mahkemeye başvurmuş, hakkımdaki yığınla ceza davasına ek olarak, bir de “tazminat davası” açmış. Kazanırsa, hem 10 bin TL’mi alacak, hem de beni hapse yollayacak...
Kendisine bir teklifim var.
Kabul ederse, 10 değil, 20 bin TL vereceğim.
Malum, FETÖ’cü hesaplar, sürekli Ekrem İmamoğlu lehinde paylaşımlarda bulunuyor. Öyle ki, “Her şey çok güzel olacak” sloganı bile, ilk kez, bir FETÖ’cü tarafından tedavüle sürülmüştü.
Sadece FETÖ’cüler değil...
PKK’lılar da sürekli İmamoğlu lehinde paylaşımlarda bulunuyor.
Geçen hafta Bese Hozat ve Duran Kalkan, “Desteğimiz İmamoğlu’na...” diye açıklama yaptılar.
Teklifim şu:
Ekrem İmamoğlu, çıkıp, isim vererek, “Sizin desteğinize ihtiyacım yok, düşün yakamdan!” diyecek ve başta Fetullah olmak üzere o teröristleri elinin tersiyle itecek!