Bugün yeni eğitim ve öğretim yılı başlıyor. Hayırlı olur inşaallah. Üç çocuk babası olarak her veli gibi endişelerim var. Toplumda artan ahlâkî zâfiyetin en çok hissedildiği yerlerden biri de okullar. Çocuklarımızı ahlâkî çöküntüye karşı korumak için çabalamamız ne yazık ki arzuladığımız neticeyi vermiyor.
Çocuklarımıza interneti kısıtlamak, belirlediğimiz saat aralığında televizyon seyretmelerine izin vermek gibi tedbirler de bir yere kadar. Çocuklarımız evden çıkıp toplum içine karıştığında aldığımız tüm maddî tedbirler berhava olabiliyor. Çocuğun, zamanımızda gökten yağan yerden biten ahlâksızlığa karşı direnç gösterecek mânevî kalkanı yoksa etrafını çepeçevre saran ahlâksızlığa teslim olmaktan başka yolu yok.
Bahsettiğim mânevî kalkanı oluşturmak tabiî ki ilk başta ailenin görevi. Lâkin aile ferdlerin de gücü bir yere kadar. 365 gün 7/24 her ortamda mâruz kalınan ahlâksızlığa karşı anne baba kendini koruyamıyor ki çocuğunu korusun! İşte burada devlet denilen unsur devriyeye girmeli.
Ak Parti’nin yönetimindeki devlet bu yönde adımlar atmaya çalışıyor ama eskilerin deyimiyle kaht-ı ricalin yaşandığı bir devirdeyiz. Kolay değil, neredeyse 100 yıldır ruhî soykırım yaşamış bir cemiyette istenilen seviyede adam yetiştirmek. Devrim mevrim diyerek yetiştiricileri yetiştiren kadrolarımızı darağaçlarında sallandırdılar. Şu an düşe kalka da olsa bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Niyet hayır ama uygulamalardaki sıkıntılar sebebiyle halktaki intibâ maalesef menfi.
Sebebi, 28 Şubat cuntasının baş hedefi olan ve hâlen 28 Şubat artıklarının kapatılsın diye kampanyalar düzenledikleri İmam Hatip okullarının Ak Parti döneminde çoğalırken buradan yetişen çocukların arzu edilen seviyede olmamaları. Maddî yükselişle mânevî yükseliş bir arada olmayınca haliyle şikâyetler de başlıyor. Aslında bu şikâyetler halkımızın İmam Hatip okullarına verdiği değeri, atfettiği mânâyı göstermesi bakımından sevindiricidir!..
Bu yazıyı Malatya’da yazıyorum. Malatya’da bulunmamın vesilesi, ÖNDER’in düzenlediği 16’ncı İmam Hatip Kurultayı’na davet edilmem. 2 gün süren kurultayda İmam Hatip okulları başta olmak üzere eğitimde yaşanan sıkıntılar konuşuldu. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk İmam Hatip okullarına bakışlarını şu sözlerle anlattı: “Mânânın ve maddenin birlikte yeşermesidir. Maddede mânâyı, kâinatta hikmeti, biyolojide azameti görmekle alâkalıdır. İmam Hatip okullarımız bu mânâda vicdanın ve liyakatin bilim ve teknolojiyle birleşerek insanlığa hizmet etmenin yolunu açıyor.”
İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanvekili Bilal Erdoğan ise geçmişte yaşanan sıkıntılarla bugünkü rahat döneme atıf yaparak, “Türkiye’de İmam Hatipliler olarak bir imtihan dönemi yaşıyoruz. 20 yıl önce başka imtihanlarımız vardı şimdi başka imtihanlarımız var.” dedi. Evet kapı önünde coplanmayı göze alınarak gidilen okullar bugün teknolojinin en son aletleriyle donatılmış ama ruh olarak geçmiş mumla aranıyor!
Bu bağlamda, kurultayın son gününe iştirak eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözleri İmam Hatip camiasının nasıl bir imtihan içinde olduğunun da göstergesi: “Gençlerimizin milli ve manevi değerlerle donatılması önemlidir. Kökleriyle bağlarını güçlü tutmaları gerekiyor… İmam hatip neslinden beklentimiz çok… Ülkemize istikamet çizen, ufkumuzu aydınlatan nesillerin yetiştiği eğitim-öğretim kurumlarıdır. Milletimiz imam hatiplere çöldeki vaha gözüyle bakıyor.”
Vahayı kurutmamak için nasıl bir ruh üflenmesi gerektiğini de kurultayda konuşan İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Recep Şentürk söyledi: “Biz gençlerimizi fütüvvet ahlâkıyla yetiştirmemiz gerekiyor. Bu fütüvvet önderleri Anadolu’nun İslâmlaştırılmasında çok rol oynamışlar. Bunların önde gelenlerinden bir tanesi de Malatyalı Somuncu Baba.”
2 gün boyunca her şey tüm yönleriyle konuşuldu, kimse ağzında lafı gevelemedi inşaallah bu tavır uygulamaya da yansır.