Yazılarımı takip edenlerin bildiği gibi, İbn Haldun Üniversitesi’nde Prof. Dr. Recep Şentürk ile birlikte “İlm-i nefs ile modern psikolojinin diyaloğu” adlı bir seri tartışma yapıyoruz. On oturumdan oluşacak bu programın iki tanesini tamamladık. Diyalogdaki benim pozisyonum, modern psikolojinin tezlerini gündeme getirmek. Süreç benim açımdan öğretici geçiyor. Bu konu üzerine odaklanmamı ve sürekli bir düşünme hali içinde olmamı sağladı. Umarım başka zihinlerde de bir uyarılma hali oluşturabilmişizdir.
Geleneksel dönemdeki psikoloji ilminin ve birikiminin adı olan ilm-i nefs günümüz dünyasına iki alanda büyük katkı sunabilir. İlk olarak insanın hayatının anlamlandırılmasına katkı sağlayabilir. İkinci olarak da iyi olma halimizi (well-being) geliştirebilir.
İlm-i nefsin hayatı anlamlandırmaya katkısı
İnsanın hayatı anlamlandırması hem varoluşsal açıdan elzem hem de ruh sağlığı için gerekli. Modern psikolojinin ana pradigması insan beyni ve zihnini anlama açısından önemli katkılar sunmakla beraber, insana varoluşsal bir anlam verme gücüne sahip değil. Psikoloji topluluğu bu eksikliği gidermek için iki tepkisel yaklaşım geliştirmiş durumda. Birinci tepki “psikolojide insancıl yaklaşımlar” ve “varoluşsal psikoloji/psikoterapi” hareketlerinin gelişmesi oldu. İkinci olarak da manevi (spiritual) akımlar psikoloji pratiğine eklemlenmiş durumda.
Fakat psikolojideki bu anlam ve maneviyat arayışı materyalist ve seküler alan içinde sıkışıp kalmış durumda. Tanrı ve semavi dinlerden bağımsız bir anlam ve maneviyat kurma eğilimindeler. Kanaatimce Allah’tan bağımsız anlam ve manevi alan kurma arayışlarının gideceği bir yer yok. Allah yoksa anlam da yok. İşte ilm- i nefs tam da burada, hem anlam hem de manevi alanı sahici ve tutarlı bir şekilde doldurma potansiyeline sahip.
İlm-i nefsin insani olgunlaşmaya katkısı
Kanaatimce, ilm-i nefsi ruhsal rahatsızlıkların tanı ve tedavisinde ön plana çıkarmak verimli bir arayış değil. İlm-i nefs, sağlık ve hastalık anlayışında esin kaynağı olma potansiyeline sahipken, insan bedeni ve beyninden kaynaklanan rahatsızlıkları tanıma ve tedavi araçlarına sahip olma potansiyeli açısından zayıf. Ancak ilm-i nefs yaklaşımını esas alan psikoterapi ekolleri oluşturabilmek mümkün. Oysa modern tıp, psikiyatri ve klinik psikoloji bu alanlarda ilm-i nefsten oldukça ileri bir düzeyde bilgi üretmiş durumda.
Halbuki, ilm-i nefs bilgi alanı insanı geliştirecek, olgunlaştıracak, insan-ı kâmil haline getirebilecek bir potansiyele sahip. Yani modern psikolojinin güncel akımı olan “pozitif psikoloji” alanının içeriğini dolduracak bir içeriği var. İlm-i nefsin bilgi içeriği; normalin geliştirilmesine, daha iyi bir insan haline gelmeye, dürtünün denetlenmesine, kişiliği geliştirmeye, dengeli bir hayat anlayışına sahip olmaya önemli katkı sağlayacak nitelikte.
Sonuç olarak, kanaatimce ilm-i nefsi zihnin çalışma şeklini tarif etmede ve bedensel/psikiyatrik hastalıkları tanıma ve tedavide ön plana çıkarmak iyi fikir değil. Halbuki, hayatın anlamlandırılması ve manevi alanın inşası ile insanın gelişimi/olgunlaşması alanında ön plana çıkarmak oldukça iyi fikir.