Fikir dünyamızın tohumları öğrencilik yıllarımızda bize önderlik eden kısa adı MTTB olan Milli Türk Talebe Birliği’nde ekildi desek abartmış sayılmayız.
Aslında MTTB Üniversite öğrencilerinin bir derneğidir. Ancak bizim dönemimizde orta öğrenim şubeleri de açılmış ve anarşinin kol gezdiği dönemde bizleri kucaklamıştı.
1974 yılında benim de aralarında bulunduğum birkaç arkadaşla beraber biz deMTTB Tokat Şubesi’ni kurma şerefine nail olmuştuk.
***
MTTB İslamcı gençliğin yetiştiği bir çatı olarak bilinse de aslında 1965 yılına kadar solcuların elindeydi. İslamcı gençlerin ilk ağabeyi olarak MTTB Başkanı İsmail Kahraman (Bugün TBMM Başkanı) bey bilinir, öyledir de.
Ama MTTB’yi verilen hukuk mücadelesiyle solcuların elinden alınmasına öncülük eden, (1965’te başkan seçilen) Rasim Cinisli beydir.
Rasim bey o dönemi de içeren ‘Bir Devrin Hafızası’ adıyla hatıratını yayınladı.
605 sayfalık hatıratı dikkatli bir şekilde notlar alarak okudum. Zira Rasim beyle MTTB’nin ötesinde bir başka ortak tarafımız var. Onun Erzurumlu olmasıdır. Ben de 93 harbinde Erzurum Oltu’dan hicret etmiş bir ailenin mensubuyum. Dolayısıyla hatırattaki Erzurum’la ilgili bölümlerin benim için ayrı bir anlamı vardı.
***
Ben hatıratını okumadan önce de Rasim beyin dürüstlüğünü bilenlerdenim. Hatta haftalık olarak yayınladığım Yörünge dersinin 12-18 Mart 1995 tarihli nüshasında Rasim beyi kapak yapmış ve “Dürüstlüğü herkesçe kabul edilen Rasim Cinisli’yi yetkisiz ama etkili birileri istifaya çağırdı. DYP’de maşa aranıyor” manşetini atmıştık.
Ama hatıratı okuyunca dürüstlüğün de ötesinde son derece ilkeli ve gayretli, dur durak bilmeyen bir gönül adamıyla karşılaşıyorsunuz.
Çünkü genç yaşta siyasete de atılmış ve milletvekili seçilmiş olmasına rağmen ilkesinden ve idealinden vazgeçmediğini görüyorsunuz.
***
İlkesi ve idealine ters düştüğünü görür görmez Demirel gibi bir siyaset kurduna bile itiraz edip uyaracak kadar cesur, ikazı dikkate alınmadığında ise AP’den istifa edecek kadar idealist olduğunu anlıyorsunuz.
Aynı ilke ve idealleri uğruna kurucusu olduğu Demokratik Parti’den de istifa etmekten çekinmeyen kararlı bir kişilik görüyorsunuz.
Rahmetli Özal’dan ANAP’ı kurarken aldığı teklifi yine ilkelerine aykırı olduğu için reddetmekten çekinmeyen bir Anadolu insanıyla karşılaşıyorsunuz.
Çok sevdiği Aydın Menderes’le birlikte ilke ve ideallerine uygun bir siyasi parti kurmayı kararlaştırdıklarında Menderes’in istikrarsızlığını görünce onunla da yollarını ayırmakta tereddüt etmeyen ama mücadeleyi de bırakmayan bir dava adamı görüyorsunuz.
1995 yılında bizzat başbakanın talebiyle DYP İstanbul İl Başkanlığı’nıtemiz bir siyaset zemini oluşturmak özlemiyle kabul edip dönen dolapları görünce de istifa ederek tavır koyan bir örnek şahsiyet görüyorsunuz.
***
Bütün bunlara rağmen ideallerinden vazgeçmeyip en son Türkiye İçin Birlik Hareketi’ni başlatan, ömrünün geri kalan kısmını “Başarılı köy çocuklarına adayan” bu millete ve bu ülkeye hizmette yaş sınırı olmadığını gösteren örnek bir insan buluyorsunuz.
‘Bir Devrin Hafızası’nı hem Anadolu insanının dünyasını tanıtan, hem 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbelerinin bilinmeyenlerine ışık tutan, yakın siyasi tarihimizdeki birçok olaya açıklık getiren, ayrıca siyasette dürüstlüğün ne olduğunu ve nasıl olduğunu gösteren bir kitap olarak özellikle genç siyasetçilerin okumasını tavsiye ederim.
Evet, ilkeli, idealist ve dürüst siyasetçinin kitabı olmuş Bir Devrin Hafızası..