AK Parti Kongre afişleri yeni bir baharı muştuluyor. Bu bahar, demokrasi, değişim vereform baharı...
Orhan Veli’nin dediği gibi, “O günü görmek için sade bekleyeceğiz/Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları/Hazırlanıyor gibi gökyüzü ufuk deniz/Bir sabah dökülecek baharların baharı.”
21 Mayıs’ta yeni bir bahar sabahına uyanacağız inşallah. AK Parti ikinci baharını yaşayacak, Türkiye’ye yeni baharlar, yazlar yaşatacak. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın genel başkanlığı devralması Türk siyasetinde yeni bir dönem başlatacak.
2001’de kurulan AK Parti zifiri karanlıktaki Türkiye’ye bahar getirdi. Büyük değişim ve reform rüzgârlarıyla kara bulutlar dağıldı, Türkiye rahat bir nefes aldı.
Her kongreyle AK Parti değişime yelken açtı; kendisini yeniledi, yeni bir umutla, yeni bir vizyonla yoluna devam etti.
5 olağan, 2 olağanüstü kongre... Hepsi topluma umut verdi, heyecan ve coşku aşıladı. Şimdi sekizinci kongre gerçekleşiyor ve AK Parti hareketi, lideriyle buluşuyor.
Erdoğan 2014 Ağustos’undaki kongrede genel başkanlığı bırakırken ayrılığa değil yeni vuslatlara şöyle işaret ediyordu: “Evet, her bitiş yeni bir başlangıçtır, unutmayın güneşin batışı doğacağına delalettir. Karanlığın sonu hep aydınlık, gecenin sonu şafaktır. İnanıyorum ki her ayrılık da bir vuslattır.”
Erdoğan üç yıl önce 13 yıl 13 gün gururla taşıdığı emaneti devrederken arkadaşlarına dava vurgusu yapıyordu: “AK Parti 13 yıllık bir parti olsa da aslında asırlar öncesinden başlamış kutlu bir yürüyüşün, davanın mirasını omuzlarında taşıyan bir partidir. 1071’de Malazgirt Ovası'nda, Sultan Alparslan’ın arkasında namaza duran, neferlerin hissiyatı neyse bizim de hissiyatımız işte odur... Hak ile batıl mücadelesi. İsimleri fanidir. Baki olan davadır. Dün bu büyük davanın sancaktarlığını başkaları yapıyor, mücadelesini başkaları veriyordu. Bugün bu sancağı biz gururla taşıyoruz. Yarın da bu dava sancağı düşmeyecek. İstiklalde de bu dava sahipsiz kalmayacak. Bugünün çocukları gençleri bizlerden devralacak ve onurla o sancağı taşıyacaklar.”
Aynı konuşmada Erdoğan bu davaya kimsenin şeref katmayacağını, ancak bu davanın bir neferi olarak şeref kazanacağını belirtiyor, ‘kibir tuzağına düşmeyin’, ‘koltuk sevdasına kapılmayın’, ‘emrolduğunuz gibi dosdoğru olun’ uyarısını hatırlatıyordu.
Erdoğan’ın konuşmasındaki temel vurgu dava ahlakına vedavayı satanların hep kaybedişine yönelikti: “Bu dava hiçbir zaman tarihin hiçbir döneminde, makam davası, rütbe paye davası olmamıştır. Bu dava şahsi hırsları, kibri, fitneyi ve nifakı, kıskançlığı, çelme takmayı, başkasının kuyusunu kazmayı her zaman dışlamış bir davadır. Tarih davasına ihanet edenlerin nasıl onursuzca yok olup gittiğinin örnekleriyle doludur.”
İşte AK Parti böyle bir dava ahlakıyla bugünlere geldi ve özünü korudu. Şimdi bu büyük hareket büyük dava adamıyla yeniden buluşuyor. Hem AK Parti büyük bir dinamizm kazanacak, hem de Cumhurbaşkanlığı makamı partili olmanın gücüyle yani teşkilatların enerjisiyle taçlanacak…
Geçmiş dönemlerde Cumhurbaşkanlarının halktan kopmalarının bir sebebi de siyasetten kopmaları veya siyasetten gelmemeleriydi. Siyasetle buluşma Cumhurbaşkanlığının halkla buluşmasıdır, demokratik güç kazanmasıdır. Partili Cumhurbaşkanlığı aşaması, ilk seçimde geçilecek yeni sistem kadar önemli bir aşamadır.
AK Parti’nin yeni döneme demokrasi, değişim ve reform sloganıyla başlaması ve bu süreci yeni atılım dönemi olarak adlandırması topluma büyük umutlar verecektir.
Hayırlı olsun...