Uzun zamandır özellikle Rusya, İdlib konusunda ikna olmaya yaklaşmamakta ısrarlıdır. İdlib’deki muhalif güçler içinde, Rusya’nın rahatsızlık duyduğu isimlerin olduğunu açıktan ifade ediyordu. Türkiye; olaya meşru ve hukuki taraftan baktığı için, Rusya’nın argümanlarını doğru bulmadı. Halen de öyle! Türkiye, ıslah yolunu önemsemekte ve oradaki insanların çoğunun sadece sivil ahali olduğu gerekçesi, insani gerekçedir. Ayrıca Türkiye’nin ilkesinin parametresidir.
Rusya; İdlib’deki muhalifler içinde, Rusya vatandaşı veya Kafkasya kökenlilerle hesaplaşmayı sonraya bırakmamakta ısrarlı! Islah anlayışı Rusya için bu tür konularda geçerli değildir. Rusya olaya böyle bakıyor, aşağı yukarı. Suriye’de çözüm oluşacaksa; bu silahlı isimler içerisindeki Kafkasya ve Rusya’dan çıkma şahıslar, daha sonra Rusya içinde aktiflik için birileri tarafından kullanılacak. Düz mantık ve bu düz mantık Rusya’nın acımasız tarafını pekiştirmekte. Rusya vatandaşı olup, yakından uzaktan DEAŞ’a bulaşan kim var ise Rusya, yazılmayan kanunları ile yok etme yoluna girdi. Yanlış yapan, hata ile bu örgüte girmişleri bile affetmekten uzak! Dolayısı ile İdlib’deki muhalifler içindeki bazı isimler, gelecekte Rusya için sorun kaynağı. Oysa onlarca insanın kaderi söz konusu ve bu coğrafyadaki davanın mahiyetinin ne olduğunu anlayan, samimi Müslüman insanların bile nasıl pişman olduklarını, geriye nasıl dönüş yolu aradıklarını, aşağı yukarı bilmekteyiz. İşte tam da bu noktada Türkiye, ahlakı ve merhameti ile olaya bakmakta. Rusya ile Türkiye’nin ayrıştığı nokta burası! Aynı bakış açısı ile geçmişte PKK’ya bulaşmış lakin sonradan hata yaptığını idrak eden kişilere karşı da Türk Devleti böyle ıslah yolunu tercih etti. Devlete sığınana silah doğrultmadı. Rusya bu konuda farklı duruşta! Kesinlikle geriye kimseyi istemiyor. Tutuklananların akıbetini kimse bilmez. Rusya topraklarına geriye dönen, yakından uzaktan DEAŞ’a bulaşmış kim var ise, geri dönüşten sonra nerde oldukları belli olmayan sessizlikte. Bu meselenin bir tarafı! Meselenin diğer tarafı, sıcak denizlerdeki hâkimiyeti sürdürme çabası. Türkiye ile Suriye rejimini bir araya getirme çabası, olayın başka tarafında yorumlanmalı.
Rusya kalıcı çözümün yolunu, Şam rejimi ile Türkiye arasındaki diyaloğun başlamasında da görüyor, İran’a bakınca ise Türkiye’nin gücünün sadece Orta Doğu genelinde değil İran özelinde de nasıl bir güç olduğunu her gün görmekte ve yorumlamakta. İran’daki zirvenin, Tebriz’den Tahran’a çekilmesinin nedeni de budur. Tebriz, Türk kenti ve Türkiye eksenli bir kent. İran’ın genelinde bu Türk kentleri ve Türkiye eğilimli renk hâkim. İran bu faktörden dolayı, Türkiye’nin Orta Doğu’daki tam başarısını istememekte! Lakin farkında. İran’ın istikrarı; Türkiye ile kapışmaktan değil, ortaklıktan geçmekte. Orta Doğu’nun gerçeklerini, Türkiye’nin argümanlarını göz ardı ederek yorumlamak; Rusya, İran hatta Amerika açısından husumettir. Bugün İdlib’de, yarın Menbiç ve başka kentlerde her an değişen durumların anlamı, biraz da bu gerçekte saklı. Türkiye elindeki alternatifleri artırarak, daha fazla yol kat edecek nitelikte. Lakin tüm alternatifleri masada tutmak ve daha fazla kendine hareket alanı açmak şarttır.