Bazen okurlarımızdan gelen sorularda, ibraname alınmasının önemi soruluyor. Bugün biz de okurlarımızın sorularını toplu şekilde cevaplayalım istedik.
Esasen ibraname işten ayrılan bir işçinin işyerinden ve işverenden alacaklarının tümünü aldığını ve işverenden herhangi bir alacağının kalmadığını gösteren işçi tarafından imzalanmış bir belgedir. İbraname sadece işçinin işverenden ücret alacağı kalmadığını düzenleyen bir metin olmayıp, aynı zamanda fazla mesai, hafta tatili mesaisi, ulusal bayram ve genel tatil çalışması, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kullanılmayan izin alacağı gibi işçinin işverenden doğabilecek alacaklarını da içerir. İşçinin iş ilişkisinden doğan ve işverenden olan bütün alacaklarını aldığını gösteren bir belgedir.
Piyasada birçok şirket tarafından işçinin alacaklarını yargıya başvurarak talep etmesi halinde mahkemeye işçinin herhangi bir alacağının kalmadığını ispatlamak için ibraname yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ceza koşulu ve ibra
4857 sayılı İş Kanunu, 854 sayılı Deniz İş Kanunu ve 5953 sayılı Basın İş Kanununda ibra sözleşmesine yer verilmemiştir.
Ancak, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinde “Ceza koşulu ve ibra” başlığı altında düzenlenmiştir.
İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibranamelerin geçerli olabilmesi;
- İbra sözleşmesinin yazılı olması,
- İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması,
- İbra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi,
- Ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması gerekmektedir.
Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinde iş sözleşmesinin sona ermesinden bir ay içinde yapılan sözleşmelere geçerlilik tanınmayacağı bildirilmiştir. Yine, alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmeleri (ivazlı ibra) ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli sayılmıştır.
Bir aylık bekleme süresi
İş sözleşmesi her ne şekilde sona ererse ersin (geçerli neden, haklı neden, istifa, evlilik, emeklilik vb.) ibraname düzenlenmesi için feshi izleyen bir aylık sürenin beklenmesi gerekir.
Bir aylık bekleme süresinde, işçinin fesih ile muaccel hale gelen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve izin ücreti gibi haklarının ödeme tarihi bir ay süreyle ertelenmiş değildir. İş sözleşmesinin fesih tarihinde muaccel hale gelen işçilik alacaklarının ödenmesi gerekir.
Borçlar kanununda belirtilen unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüz ve geçersiz sayılacaktır. Özellikle işe başlarken alınan peşin ibranamenin hiçbir geçerliliği yoktur.
Yine, ibra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesine değer verilemez. Ayrıca, hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu da geçersizdir.
Sonuç olarak görüleceği üzere, ibraname almanın günümüzde bir önemi kalmamıştır. Çalışandan ibraname alınmış olsa dahi yargı yoluna başvurması mümkündür.