Alışkanlık haline getirdiler; “eleştirel” bir cümle duyar duymaz hemen mahkemeye koşuyorlar.
Mahkeme ne diyecek?
Bu iki yiğidin derdine nasıl deva olacak?
Mahkemeye verdiklerinde, vaki ve muhtemel eleştirileri önleyebilecekler mi?
Hayır...
Kendi kendilerini küçük düşürecekler, vatandaşın gözünde biraz daha yıpranacaklar.
“İki yiğit”ten muradım, İstanbul Büyükşehir’in “seçilmediği” halde “seçilmiş gibi” yapan belediye başkan adayı Ekrem İmamoğlu’yla, Ankara’nın Hitit Güneşi düşkünü belediye başkanı Mansur Yavaş.
Bu iki CHP’li yiğit de, muhaliflere göz açtırmıyor... Ama “hoşgörülü başkan” ve “hoşgörülü başkan adayı” rolü oynamayı ısrarla sürdürüyorlar.
İmamoğlu’ndan başlayalım:
Kendi kendini küçük düşürmekte mahir bu arkadaş, hakkında eleştirel ifade kullanan bütün gazeteciler hakkında üçer beşer dava açtı...
“Sevimsiz” bir adamdı.
İyice sevimsizleşti... Bazılarında da tiksinti uyandırmaya başladı...
Bir de “yalan...”
Ortaya çıktı ki, peynir ekmek gibi yalan söylüyor... Bu konuda genel başkanından daha mahir...
Hatırlayalım: Kendisi hakkında “Pontus” iddiasını ortaya atan Yunan gazetesi için, “Adını sanını dahi bilmem... Kıytırık bir internet sitesiydi” demişti.
Resimleri (belgeleri) ortaya çıktı...
İmamoğlu “Adı sanı bilinmeyen kıytırık bir internet sitesi”ne değil, Yunanistan’ın en tanınmış üç gazetesinden biri olan “Ethnos”a konuşmuş.
Öyle böyle konuşma değil...
Gazetenin muhabirini davet etmiş... Bir tam gün beraber olmuşlar... Resimler çektirmişler... Yarenlik etmişler... Gülüşmüşler...
İster misiniz, “hoşgörü” maskeli İmamoğlu, bu satırlarım üzerine de mahkemeye koşsun, “Bana yalancı dedi... Davacıyım...” desin.
Bekliyorum...
Hitit Güneşi sevdalısı Mansur Yavaş’a gelince...
Bu arkadaş da galiba “sıkıntıya” düşünce mahkeme kapısı aşındırıyor...
Fakat Mansur Yavaş’ın daha temel bir problemi var...
Ne gibi?
“Beceri” gibi...
Ankara’yı hangi hizmetlerle tanıştıracağını bilemediğimiz Mansur Yavaş, “devri sabık” yaratmayı bile beceremiyor. İddiasının altında kalıyor.
Oysa en iddialı olduğu konuydu bu...
Ne demişti?
“Melih Gökçek’in 1 katrilyon liraya yaptığı ihaleyi, 188 milyon liraya tamamladım...”
Rakamlar oldukça dikkat çekici...
Bakalım öyle miymiş?
Melih Gökçek’in 1 katrilyon liraya yaptığı ihaleyi, “becerikli” Mansur Yavaş’ımız 188 milyon liraya mı tamamlamış?
Önceki gün Melih Gökçek sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Daha doğrusu, “müddei” Mansur Yavaş’ı ispata davet etti.
Şöyle dedi:
“Benim zamanımda yapılan ihale seninkinden pahalı ise ben bundan sonra siyaset yapmayayım. Ama senin ihalen benimkinden pahalı ise belediye başkanlığından istifa et. Var mı cesaretin?”
Sonuç mu?
Hitit Güneşi sevdalısı Mansur Yavaş (Çünkü Ankara’ya yapacağı en büyük hizmet, Hitit Güneşi’ni getirmek) sustu.
Bir şey daha:
Aynı Mansur Yavaş, seçimden önce, “Belediye Başkanı olursam hafriyattan 5 milyar para kazanacağım” demişti.
Belediye Başkanı oldu...
Şimdi “Hafriyat gelirin ne?” diye soruyorlar.
Verdiği cevap şu:
“Bu konu sonsuz ticari sır kapsamındadır.”
Yalan da parayla değil ya... Salla gitsin!