Hollanda’da yaşananlar ancak kabile devletlerinde görülebilecek şeylerdir.
Bırakın bir bakanı, bir kadına hatta herhangi bir insana reva görülemeyecek bu zorbalıklar, Avrupa’nın göbeğinde sahnelendi.
“Türk vatandaşı” dememizi bile kıskandıkları kendi vatandaşlarını(!); Hollanda için askerlik yapmış insanları, polis nezaretinde köpeklere parçalattılar.
Bütün bunlar dünyaya adalet dağıtacak(!) olan “Adalet Divanı”nın burnunun dibinde ve hem de devletin talimatıyla gerçekleşti ve bu küstahlıklara, Avrupa hiçbir tepki göstermedi.
Bırakın tepkiyi, Hollanda şu anda kahramandır ve bütün Avrupa’dan tebrik yağmaktadır.
Nitekim İngilizler bile Hollanda’yı çok kıskanmış olacak ki, asırlardır sürdürdükleri “her şeyi perde arkasından yönetme” politikasını bir kenara bırakıp, (İngiliz Parlamentosu) “Türklere karşı sertleşelim” çağrısı yaptılar.
Birkaç bin oy uğruna “Avrupa”ya kıydılar
Hollanda Başbakanı Rutte, birkaç bin oy için faşizme teslim olmuştur.
Zira bu ucuz politika, bugünkü seçimlerde muhtemelen prim yapacak ve hangi partinin oyu artarsa artsın faşistler kazanacaktır.
Bu hastalık, bütün Avrupa’ya sıçrayacak ve radikalleşme hızlanacaktır.
Avrupalı politikacıların Erdoğan’a çullanması da siyasi iflaslarının sonucudur.
AK Parti’nin ilk yıllarında öve öve bitiremedikleri “demokrat” Erdoğan’ın bugün “diktatör” oluvermesi çirkin bir siyasi oyundur.
Yoksa Avrupai diktatörlükleri alkışlayanların, Türkiye için gerçekten bir “diktatörlük” endişesi taşıdıklarını düşünmek ahmaklıktır.
Tıkanan Avrupa, İslamiyet ve Erdoğan üzerinden halkı konsolide etmek gibi çok ucuz bir yönteme tenezzül etmiştir.
Haberlerin yüzde 70'ini Türkiye ve Türklere saldırılar oluşturmaktadır.
Suriyeli mültecilerin işgalinden korkmasalar çoktan ipleri koparacaklar.
Avrupalı liderler, siyasi çıkmazdan geçici bir çıkış uğruna bütün kıtayı, aşırı milliyetçilik çukuruna atmaktan çekinmemiştir.
FETÖ, Haçlıların yeni müttefiki
7.5 asırdır bastırılan Haçlı ruhunun bugün hortlamasında, uzun zamandır birlikte çalıştıkları FETÖ’nün tahrik ve desteklerinin büyük payı vardır.
Avrupa basınını boğan Türkiye ifşaatlarında (!) ve Nazi vahşetlerinde bu vatan hainlerinin doğrudan desteği vardır.
Avrupa caddelerinde sergilenen darbe sevici iğrenç sahnelerin senaristi FETÖ kaçaklarıdır.
Yıllarca Türkiye’de devlet içinden verdikleri istihbarat desteği şimdi Haçlı müttefikliğine dönüşmüştür.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün uyarılarına rağmen FETÖ ile yatağa giren Avrupa, damarlarında soktuğu bu şeytan ruhunun tahribatını elbette bir gün fark edecek ama o zaman iş işten geçmiş olacaktır.
Avrupa’daki TV ekranlarında, kravatlı Haçlı komutanları ile birlikte Türkiye’ye alçakça saldıran hainler, bu şerefsizliği kendi vicdanlarına nasıl izah ediyor acaba?
Durum böyle iken hâlâ Türkiye’de Avrupa saldırganlığının avukatlığını yapanlar ve Hollandalı yetkilileri yayına bağlayarak algı operasyonlarına alet olanlar da aynen kravatlı Haçlılar gibi Erdoğan öfkesine esir olmuş zavallılardır.
Zira içerdeki ve dışardaki Erdoğan düşmanlığı, onun şahsına değil, Türkiye kazandırdıklarına duyulan öfkedir.
Bir Türk’ün, Hollanda vahşetini “Evet-Hayır” penceresinden değerlendirerek, buna göre pozisyon alması bu ülkeye yapılabilecek en büyük nankörlüktür.
Bu tipler, Allah korusun düşmanın işgal girişiminde de nerede duracaklarının işaretini vermiş oluyorlar.
Kısaca, Erdoğan düşmanlığı aslında Türkiye düşmanlığıdır ve “içimizdeki Hollandalılar”ın, bu saldırılara farklı gerekçelere verdiği destek de bu düşmanlığın sonucudur.