Hollanda parlamentosu 150 sandalyeden oluşuyor.
Hükümetin güvenoyu için 76 çoğunluğa ihtiyacı var.
Başbakan Mark Rutte'nin liberal-sağ VVD’si (41) ile sosyal demokrat İşçi Partisi (38) 2012’de koalisyon kurmuştu.
Kaybedenler:
- VVD 8 kayıpla 33 milletvekiline düştü.
- İşçi Partisi ise 29 kayıpla 9 milletvekiline geriledi.
- Sosyalist Parti 1 kayıpla 14 milletvekili aldı.
Kazananlar:
- Aşırı sağ İslam/göçmen karşıtı Geert Wilders’in PVV’si milletvekili sayısını 15’ten 19-20’ye çıkardı.
- Son dönemde İslam karşıtı söylemlere dönen Hristiyan Demokratlar milletvekili sayısını 13'ten 20'ye yükseltti.
- Sol liberal ve AB yanlısı Demokratlar (D66) da sandalye sayısını 12’den 20'ye çıkardı.
- Yeşil Sol ise büyük bir başarıyla sandalye sayısını 4’ten 16'ya yükseltti.
- İşçi Partisi’nden ayrılan Türkiye ve Fas kökenli göçmenlerin kurduğu DENK 3 koltuk kazandı.
- Bir enteresan sonuç; kadınların oy verme hakkının alınmasını isteyen, kadın üye kabul etmeyen Kalvinist Politik Parti (SGP) 3 milletvekili çıkardı.
Nedenler:
- Wilders’in ırkçı, İslam/göçmen karşıtı çıkışlarıyla yükselişi, iktidar ortağı merkez ve muhalefetteki sağ partileri etkiledi. (Anketler, Wilders’in PVV’sini en az 30 milletvekili çıkaracak şekilde birinci parti olacağını gösteriyordu.)
- İktidar ortakları ve muhalefetteki sağ partiler, bu yükselişe karşı çıkmak yerine ondan yararlanmayı tercih etti, söylemlerini ‘sağa’ kaydırdı.
- Başbakan Rutte, Türkiye’nin Hollanda’daki Türklere referandum bilgilendirmesi yapmasını ‘sağ popülist oyları tutmak’ için kullandı. Bir ölçüde de başarılı oldu. Reuters’in görüş aldığı siyaset bilimci Cas Muddle bunu, “Türkiye Cumhurbaşkanı, Rutte’ye güzel bir hediye verdi” diye yorumladı.
- Hükümet ortağı İşçi Partisi ise ırkçı ve İslam karşıtı söylemlere teslim olmamakla birlikte ona karşı alternatif bir söylem geliştiremediği için göçmen kökenli seçmenleri kaybetti.
(Türkiye'nin AB müzakerelerinin dondurulmasını isteyen raporu yazan ve “Erdoğan’a seçim hediyesi vermeyelim” diyen Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri ile Türk bakanlara karşı tavrıyla tepki çeken Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb de İşçi Partili. İşçi Partisi, Türkiye Barolar Birliği Metin Feyzioğlu’nun Hollanda’da ‘hayır’ kampanyası yapmasını da sağlamıştı.)
- Sandık başı anketlere göre, Rutte'ye oy verenlerin yüzde 81'i ekonomiyi iyi buluyor (2016'da büyüme yüzde 2,1); yüzde 34'ü ise Türkiye ile yaşanan krizin başarılı yönetildiğini düşünüyor.
Değerlendirme:
- Liberal-sağ VVP seçmeninin büyük kısmı ekonomik ve (Türkiye ile krizin de etkisiyle) ‘sağcı’ gerekçelerle partisini desteklerken; bir kısmı ‘sağcılığını’, bir kısmı da ‘liberalliğini’ yeterli bulmadı ve ‘asıl sağ’a (Wilders, Hıristiyan Demokratlar) ve ‘asıl sol-liberaller’e (Yeşil Sol, Sosyalist, AB yanlısı D66) gitti.
- Wilders radikalliğinin seçmendeki karşılığı yüzde 20’lerde netleşti, köpüğü ‘Wilders kadar aşırı olmayan’ İslam/yabancı karşıtı Hıristiyan Demokratlar’a yöneldi.
- Başbakan Rutte’nin dediği gibi Hollandalılar ‘yanlış popülizme’ ölçülü bir ‘dur’ mesajı verdi ama ‘popülizme’ karşı çıktığı da söylenemez. Zira Wilders'in PVV'si Rutte'nin VVD'sinden kopmuştu, bugün toplamda 53 sandalyeleri oldu!
İyi tarafı;
- Hollanda seçmeninin yarısı yabancı/İslam karşıtlığına -en azından şimdilik-kaymadı. Bu, ‘ortanın sağı’nı yeniden düşünmeye sevk edebilir.
- DENK, seçmenin yüzde 10’undan fazlasının oy kullandığı iki büyük kentte Wilders kadar (Rotterdam’da yüzde 8.1, Amsterdam’da yüzde 7.5) oy aldı.
-Wilders ise bu kentlerde ortalama yüzde 33.5’ten 7.5’e sert bir düşüş yaşadı. Bu iki kentin kozmopolit yapısı ‘yabancı karşıtı’ partiyi düşürürken ‘göçmen partisi’ne destek verdi.
Sonuç:
Hollanda’yı şimdi en az 4 partili bir koalisyon bekliyor. Birinci partinin lideri Başbakan Rutte, Wilders'le koalisyon kurmayacak. Sol ortaklı bir koalisyon bekleniyor.
Hollanda siyasi aklı, Türk ve Fas kökenlilerin kurduğu DENK’i de hükümete alarak bir ‘radikal sağ’a bir ‘radikal mesaj’ verir mi?
Radikal sağcılığı ‘yönetmek’ istiyorlarsa mümkün;
Ama ondan ‘yararlanmayı’ tercih ederlerse değil…
Hollanda’da ne olursa olsun, Avrupa’daki siyasi eğilim için asıl gösterge Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde (23 Nisan) Marie Le Pen'in alacağı sonuç olacak.