Ben HÜDAPAR diyorum.
Karanlık oda mahfilleri “Hizbullah” diyor.
“Hizbullah terör örgütünün partisi” diyerek benim bir terör örgütünün partisine sahip çıktığım algısını oluşturmaya çalışıyorlar. Bunlar böyleler işte! Bilerek çarpıtmada bulunmayı gazetecilik sanıyorlar...
İşleri güçleri hedef tahtasına oturttukları şahsım etrafında “terör örgütü” tanımlaması üzerinden bir algı operasyonu gerçekleştirmek! Bunu Diyarbakır eski emniyet müdürü rahmetli Gaffar Okkan’ın adını kullanarak yapmaları tam bir alçaklık örneği.
Perşembe günkü yazımda HÜDAPAR’ın, Reis’i/AK Parti’yi desteklemek için yerel seçimlere girmeme kararı aldıklarına dikkat çekerek HÜDAPAR’lıları durduk yere seçimlere giderken incitecek söylemlerde bulunmanın yanlışlığını eleştiri konusu etmiştim. Bir tek oyun kıymetli olduğunu bilen bir siyasetçi olarak buna dikkat çekmemden daha doğal bir şey olamaz. Ayrıca 15 Temmuz gecesi yanı başımızda ölümüne direnen kardeşlerimizi geçmişleri ne olursa olsun hayırla yâd etmek gerektiğine inanırız.
Kimseyi geçmişi üzerinden toptan hesaba çekmediğimiz gibi hiç kimsenin geçmişine de toptan sahip çıkmıyoruz. Çok iyi biliyorum ki HÜDAPAR’lılar da kendi geçmişlerine karşı eleştirel bir tavır içerisindeler.
Kendi geçmişinden ders çıkartıp beyaz bir sayfa açmak isteyen herkese demokratik siyasetin kapısı ardına kadar açıktır.
Keşke HDP de aynı şeyi yapsa!
HDP söz konusu olduğunda “yasal parti” söylemi üzerinden sahiplenici davrananlar nedense HÜDAPAR konusunda farklı davranabiliyorlar. Bunun tek sebebi HDP’nin laikçi-seküler, HÜDAPAR’ın da “İslâmcı” olmasıdır.
Her iki partiyi aynı kefeye koyarak değerlendiriyor değilim. Üstelik her iki partinin gerçekliği ve duruşu tamamen farklıdır. HDP hâlihazırda bile Türkiye’ye karşı savaşan emperyalist devletlerin taşeronu olan bir terör örgütünün/PKK’nın “yasal partisi” iken HÜDAPAR’ın sırtını yasladığı böyle bir terör örgütü yoktur. Türkiye’ye karşı savaş halinde olan bir Hizbullah terör örgütü var da biz mi bilmiyoruz?
HÜDAPAR’ın geçmişini en iyi bilenlerden biri olduğum için rahatlıkla şunu diyebilirim ki HÜDAPAR’ın “Hizbullah” diye adlandırılan geçmişinde terör/şiddet vardır lakin o geçmişin hiçbir yerinde devlete ve devletin kolluk güçlerine karşı savaşım halinde olan bir “terör örgütü” yoktur. Hâlihazırda HÜDAPAR, HDP gibi devletle savaşım halinde olan, başka bir deyişle asker ve polis öldüren, topluma karşı terör silahına başvuran bir terör örgütünün siyasi savunuculuğunu yapan bir parti de değildir.
İdeolojisine karşı olabilirsiniz ama gerçek şu: HÜDAPAR sırtını ne dün ne de bugün devletle savaşım halinde olan bir terör örgütüne dayamış bir parti değildir.
Gaffar Okkan suikastı; “Hizbullahçı” diye adlandırılan kişilerce işlenmiş olsa da, o tarihte PKK ve bazı İslâmi cemaatlerle vuruşan “Hizbullah”ın içine sızmış, onların PKK ile çatışmasından yararlanmak isteyen malum güç odaklarının bir tertibidir. Aynı şekilde kimi İslâmi cemaatlerle çatıştırılma süreçleri de bu kirli ve karanlık tertibin birer ürünleridir.
Bu satırların yazarı “Hizbullah” diye anılan “İlim grubu”nun o tarihteki şiddet politikalarını eleştirdiği için İstanbul’daki evinin önünde suikasta uğramış biridir. Dolayısıyla o karanlık oda mahfilleri önce suyu bulandırıp sonra da balık avlama yoluna gitmesinler.
Ne dediğimi bilirim. Nerede durduğumu da bilen bilir.
HÜDAPAR; Genel Başkanı ve yöneticileri ile Cumhurbaşkanımızın görüştüğü yasal, demokratik bir partidir.
Kahrolsun ırkçılık
Yurt gazetesinden adı anılmaya değmez bir köşe yazarı benim “Kahrolsun Türkler” dediğimi yazmış...
Yalanın ve iftiranın bu kadarına pes!
Benim Türklük ve Kürtlük üzerinden yapılan ırkçılıklar/etnik milliyetçilikler için kullandığım “Kahrolsun!” lafımı “Kahrolsun Türkler!” biçimine dönüştürerek algı operasyonu yapan birinin köşe yazarı olduğu bir ülkede yaşamak hazin doğrusu!