Daha ilk kez çıktığı eleme turunda, Östersunds gibi bir takıma karşı rezil olmak; öyle kolay kolay unutulacak bir acı ve utanç değildir. Öfke zamanla geçmiş ya da dinmiş görünse de, içten içe tortulaşır... Öyle ki, kazımak istesen de kazıyamazsın.
Yönetim, biraz da etik dışı usullerle Kardemir Karabük’ten koparıp takımın başına getirdiği adamın, çok erken yamuk çıkmasından elbette pişman... Fakat tartışmalı yiğitliğine toz kondurmak istemiyorlar. Daha büyük fiyaskolara gitmesi için adamın önünü açıyorlar ki, iyice haklılık kazansınlar. Galatasaray ligde de rezil olduktan sonra, yönetim operasyon için belki istediği fırsatı yakalar ama; iş işten geçmiş olacak. Olan kulübe olur.
İgor Tudor ülkesine, Galatasaray güme gider.
***
Zararın neresinden dönülse kârdır derlerse de, Dursun Özbek yönetimi tam batmak istiyor. Yeni transferlerle göz boyama sürecindeler... Tudor, yönetimin zoraki olarak “Kendisiyle yola devam edeceklerini” söylemesine rağmen; nasılsa yolcu olacağının bilincinde olarak, “Mircea Lucescu ile birlikte çalışabilirim” gibi abuk bir Galatasaray’dan kopmama telaşı gösteriyor. Bu iddia doğruysa, duruma rezalet demek bile hafif kalır.
***
Fatih Terim’in milli takımdan gidişi ya da gönderilişi (Hangisi olduğu net değil); Galatasaray’a yeniden gelme ihtimalini gündeme taşıdı. Yönetim şimdilik sır vermiyor ama, “Gelecekte ne olur belli olmaz” kıvırmasıyla, zaten masa altından yeşil ışığı cümle aleme sızdırmış oldu.
Fakat gerçek şu ki, Terim’in gelişi, eskisi gibi olmaz... Hoca o kadar ağır yaralar aldı ki, taraftarın bile böyle değişime itirazsız onay vermesi zor görünüyor. Tartışma çıkar!
Tudor istenmiyor... Lucescu yüz vermiyor... Terim; babalık/kabadayılık/hocalık üçgeninde çok yıprandı. Yönetim ne yapacağını şaşırdı. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık... Toptan traş olması lazım. İyi bir berber aranıyor!
Geçen gün televizlyonda vardı. Biri bir elinde balta, öbür elinde çekiçle; saç kesiyordu. Onu bulsunlar.