Siyaset bilgiye dayalı dürüstçe ve mantıklı bir şekilde yapıldığında siyasetçi hem güvenilen insan olur hem de kendisi rahat eder huzur bulur.
Bunun anlamı 'siyasetçi hata yapmaz' demek değildir.
Her insan hata yapabilir.
Dürüst siyasetçi de yanlış yapabilir, hataya düşebilir.
İşte dürüstlüğü de tam orada ortaya çıkar. Hata yaptığında bunu itiraf eder ve özür dilerse takdir edilir, takipçilerinin nezdinde daha da büyür hem de kıymet kazanır.
'Katarlı gençler Türkiye'de sınavsız tıp okuyacak' haberinin yalan olduğu ortaya çıktıktan ve haberi yayınlayan kaynak özür diledikten sonra bu yalan haber üzerine iktidara saldıran siyasi parti genel başkanının da özür dilemesi beklenirdi. Dilemedi, aksine iktidara ikinci bir yalan olan tank palet fabrikası iddiasıyla saldırmaya devam etti.
Oysa devlet açık açık fabrikanın mülkiyetinin de yönetiminin de tamamen savunma bakanlığımıza ait olduğunu, Katar'ın ortaklığının sadece finansal ortaklıkla sınırlı olduğunu söylüyor.
Ama yalan haberler üzerinden algı oluşturmaya çalışan genel başkan inadını sürdürüyor.
'Ben iktidar olunca Katarlıların elinden alacağım.' diyor.
Neticesi ortada, ana muhalefet lideri olduğu halde anketlerde kendi belediye başkanlarından daha az destek buluyor!
Bu iflah olmaz zihniyeti ikna etmek mümkün değildir.
Suriyeliye karşı çıkar ekonomimizi olumsuz etkiliyor diye, Katar'a da karşı çıkar sermaye getiriyor diye!
Ekranlarda sık sık arzı endam eden bir başka siyasi parti lideri de iktidarı eleştirebilmek için neredeyse unutulmaya yüz tutmuş bir olumsuz haberi beğenerek suret-i Hak'dan gözüken paylaşımlar yapmış.
AKP'li Samsun Büyükşehir Belediyesinde rüşvet alırken yakalanan bir daire başkanının odasından şu kadar nakit para şu kadar altın şu kadar tapu çıkmış!
Haberi okuyunca AK Parti'li belediye başkanlığında rüşvet var anlamı çıkıyor.
Oysa o daire başkanının yolsuzluklarını sezen Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Mustafa Demir bizzat kendisi ıslak imza ile savcılığa başvurarak teknik takip yaptırmış ve suçüstü etmiştir. Yani AK Partili başkan belediyesindeki yolsuzluğa bizzat kendisi müdahele etmiş, mani olmuş, adamı yakalatmış yargıya göndermiştir. Ama gelin görün ki siyasi etikten bahseden siyasi ahlak yoksunu siyasetçi, altı ay önceki olayı bugün belediyede rüşvet varmış gibi lanse etmeye çalışıyor.
Buna da siyaset yapmak diyor.
Dediğim gibi siyasetçi de hata yapabilir önemli olan hatada ısrar etmemek ve hatadan dönebilmektir.
Her insan hata yapabilir. Ama her insan hatayı kabullenme erdemini gösteremez.
Oysa hatalıların en erdemlisi hatasından dönendir.
Bu bağlamda İçişleri Bakanlığı'nı içine düştüğü bir hatadan dönme erdemini gösterdiği için takdir etmek gerekir.
İBB'ye bağlı İstanbul Vakfı geçen sene iktidarın izniyle kurban bağışı kampanyası yürütmüş, bu sene de yürütmek için yaptığı müracaata olumsuz cevap verilmiş.
Aslında sekülerliğiyle övünen CHP'li belediye başkanlığının kurban gibi bir dini ibadeti ne derece hakkıyla ifa edecek orası tartışılacak bir konudur. Ancak madem geçen sene izin verildi, bu sene verilmemesi hukuken de mantıken de siyaseten de isabetli değildir. O yüzden şaşırdım, savunulacak tarafı yoktu.
Sevindirici olan bakanlığın hatasının farkına varmasıdır.
Hatasının farkına varan İçişleri zaman geçirmeden hatadan dönerek İstanbul Vakfı'na kampanya izni vermiştir.
Bence doğru olanı yapmış ve hatadan dönme erdemini göstermiştir.
Bakanlığı bu erdemli kararı için tebrik ederim.
Keşke muhalefet liderleri de hatalarından dönmeyi ve kamuoyundan özür dilemeyi becerebilseler.
Beceremiyorlar. Ne hatalarını kabul ediyorlar; ne hatalarından özür diliyorlar; ne de millete umut olabiliyorlar!
O yüzden, AK Parti'nin en şanslı olduğu noktalardan biri de ülkede iktidara alternatif olacak çapta donanımlı ve güvenilir bir muhalefetin bulunmayışıdır.