CHP Genel Başkanı'nın adaylığına sevinenlerin başında FETÖ'cüler ve PKK'lılar geliyor!
Millet İttifakı'nın adayından çok şey bekliyorlar ki bu kadar çok seviniyorlar.
Aslında bu sevinç, her iki terör örgütünün iplerini elinde tutan güçlerin sevinci sayılır dersek abartmamış oluruz.
Muhafazakâr tabanını küstürmemek için HDP'ye tavır koyan İP'in, zehir zemberek açıklamasıyla masadan kalktıktan sonra tekrar kısa sürede dönmesinin arkasında, acaba başka etkenler var mıydı orasını bilmiyoruz.
Ama Başkan Erdoğan'a karşı muhalefeti destekleyeceklerini açıklayan batılı emperyalistlerin sessiz kaldığı kanaatinde de değiliz!
AYM'nin tam bu aşamada hazine yardım blokajını kaldırarak, HDP'ye milyonlarca liralık yardım yolunu açması, bana çok düşündürücü geldi!
Her neyse CHP Genel Başkanı altılı maşa içinde istediğini alarak ilk aşamayı başarıyla noktaladı.
Ama o da ve herkes de biliyor ki HDP tabanının desteği olmadan seçim kazanması mümkün değil.
HDP'de adaylık belli olur olmaz, CHP Genel Başkanını partilerine davet etti.
CHP Genel Başkanı da zaten altılı maşanın görünmeyen ortağı olan HDP'yi ziyaret edeceğini açıkladı.
Kabul etmek gerekir ki HDP siyasi çizgisini istikrarlı bir şekilde sürdüren ve kabulü mümkün olmayan taleplerini kimi kılıflar içinde topluma ve uluslararası mahfillere anlatmakta maharetli davranan bir örgüt!
Zehri altın kupada sunma metodu!
Milet İttifakı sadece CHP Genel Başkanını aday etmekle yetinmiyor, aynı zamanda HDP'yi de meşrulaştırma görevini üstlenmiş görünüyor!
Dikkat edilirse, ittifak içindeki en dindar görünümlü kesim bile HDP ile görüşmeyi normalleştirmekte diğerleriyle yarışıyor adeta!
Tek cümleyle özetlemek gerekirse, HDP emperyalizmin bölgedeki besleyip kolladığı terör örgütünün siyasi uzantısıdır.
Dolayısıyla bu örgütle pazarlık, ipleri elinde olan güçlerle pazarlık demektir!
Bu itibarla, basındaki "HDP artık altılı koalisyonun yedinci ortağıdır. HDP masaya oturacak ve tüm isteklerini onlara dayatacaktır. Bunun adı artık 'Okyanus Ötesi İttifakı'dır." tespiti yabana atmamak gerekir!
HDP cenahından gelen, "Tutum belgesindeki taleplerimiz dışında bir şey istemiyoruz!" açıklaması ise hem Millet İttifakı'na hem de Türkiye'ye kurulan bir tuzaktır!
Tutum belgesinin ana başlıkları okunduğunda anormal talepler olmadığı izlenimi bırakır.
Bu başlıklar HDP'nin meşruiyetine delil olarak da sunulabilir.
Oysa her başlığın altındaki açıklama okunduğunda Türkiye'nin büyük bir tuzakla karşı karşıya olduğu görülür.
Mesela, Güçlü Demokrasi başlığının altında yerel özerklik talebi görünür.
Tarafsız ve Bağımsız Yargı başlığının altında teröristlerin korunup kollanması ortaya çıkar.
Barışçı Dış Politika başlığının altında sınır ötesi terörle mücadele operasyonlarının durdurulması talebi arz-ı endam eder!
Kadına Özgürlük ve Eşitlik başlığının altında İstanbul Sözleşmesi'nin geri getirilmesi hedefi belirir.
Kamu Yönetiminde Liyakat başlığının altında KHK'li teröristlerin iş başı yapmasına yol açılma gayreti müşahede edilir.
Demokratik Anayasa başlığının altında HDP/PKK'nın tüm taleplerinin anayasaya derç edilmesi talepleri görünür!
Netice itibariyle Millet İttifakı emperyalistlerin Türkiye üzerindeki emellerini tahakkuk ettirmeye amade bir ittifak olarak karşımızdadır.
Mesele sadece Cumhurbaşkanı seçme meselesi değildir.
Ülkenin gelişmesi kalkınması bağımsızlığı ve geleceği meselesidir.
İP istediği kadar HDP'ye mesafe koyduğunu açıklasın, HDP yani emperyalizmin resmi temsilcisi artık altılı masanın yedinci ortağıdır.
Seçmenin bu gerçeği göz önünde bulundurarak oy kullanması gerekir!
14 Mayıs 2023, milletin ülkemiz üzerinde oynanan oyunları fark edip etmediği, çok önemli bir tarih olacaktır!
Ve millet hak ettiği şekilde yönetilecektir!