Kaç gündür içtüzük müzakereleri dolayısıyla Meclis’teki tartışmaları can kulağıyla dinliyorum.
HDP'li vekillerin şöyle bir açmazı veya trajedisi var: Hep kendileri haklı! Sadece kendileri Kürt! Yalnızca kendileri demokrat! Erdoğan faşist ve diktatör!
Konuşmaları neredeyse tek tip…
Hangisi kürsüye çıkarsa çıksın hep aynı kalıp cümleleri tekrarlıyorlar.
Ezberlerini bozmaya hiç niyetleri yok.
Hiçbir özeleştiri yok.
"Biz de şu hatayı yaptık, şurada yanlış yaptık!" yollu bir özeleştiri hiç yok.
Sadece Erdoğan'ı ve AK Parti Hükümeti’ni, "çözüm sürecini bozdunuz, akan kanın sorumlusu sizsiniz, faşist ve diktatör bir rejim inşa ediyorsunuz" vb. tarzı hedef tahtasına oturtan desteksiz ve yalan sözler.
İdeolojik laf kalabalığı…
Kandil'e selam çakma yarışı…
Korkmadıklarını/korkmayacaklarını gösterme gereğine yaslanan kofluklar...
Terörü arkalayan bir dil…
Çözümsüzlüğü derinleştiren bir üslup...
Demokrasi deyip kendilerinden farklı düşünen veya başka partilerde, özellikle de AK Parti'de siyaset yapan Kürtleri imha edilmesi gereken düşman gibi gören bir yaklaşım…
Faşizm eleştirisi yaparken Kandil'in silahları üzerinden herkesi baskılamaya çalışan korkunç bir faşizan dil…
Tek tipçiliğe karşı çıkarken bütün Kürtleri kendileri gibi tek tipleştirmeye çalışan, en fenası buna karşı çıkan Kürtleri de "hain, ajan, işbirlikçi!" diye suçlayan kaskatı bir faşizan anlayışa yaslanma…
xxxxxx
İlginç örneklerle karşılaştım.
Daha önce de benzerleriyle karşılaşmıştım karşılaşmasına ama yaşananlardan sonra HDP'li vekillerin ders çıkartıp siyasetin dilini çözüme doğru evriltebileceklerini düşünmüştüm.
En azından taktiksel olarak bu yola başvurabileceklerini varsaymıştım.
Ama gördüğüm o ki bu HDP eskisinden daha fazla Kandil'in güdümünde.
Ve herkes Kandil'in gözüne daha fazla girerek "aferin!" alma peşinde.
O yüzden her biri, diğerinden rol kapmaya çalışıyor.
Daha sekter, daha korkusuz ve daha devrimci görünerek militan kitle nezdinde de itibar devşirmeye çalışıyor.
Kürsüde CHP'nin Tunceli vekili, terör örgütü PKK'nın cinayetini eleştiriyor.
Kandil'in kendisine yönelik ölüm tehditleri karşısında HDP'yi tavır koymaya çağırıyor.
Ne mi yaptılar?
Kürsüye çıkan HDP'li sözcü, CHP'li vekili Kandil dedikoduları üzerinden kendince itibarsızlaştırmaya çalıştı.
PKK terörünü kınamadığı gibi, o CHP'li vekili bel altı vuruşlarla itham etti.
Çok ağır hakaretler de cabası...
Ve ne hikmetse CHP grubu kendi vekiline sahip çıkmadı.
Bir başka HDP'li vekil, AK Parti içindeki Kürtlerin "Kürtlüğü" üzerinden dışlayıcı, ötekileştirici ve düşmanlaştırıcı bir dil kullandı.
Demem o ki ağızlarından demokrasi kelimesini düşürmeyen HDP'nin, Kandil'in silahları gölgesinde sadece ve yalnızca kendileri için demokrasi istedikleri bir kez daha ortaya çıktı.
Kürtlük anlayışlarının dibine kadar faşizm içerdiği de bir kez daha ağızlarından döküldü, "Benden değilsen Kürt de değilsin ve sana hayat hakkı da tanımam!" faşizmi...
Meclis kürsüsünde bile terörü arkalamaktan kaçınmayan ve Kürtlük üzerinden kaba faşizmi hortlatan HDP'nin, Kandil'in silahları üzerinden bölgede nasıl bir siyasi terör estirdiklerine varın siz karar verin.
Keşke değişebilseler, keşke çözümün bir aktörü olabilseler diyorum ama ne mümkün!