Ne yapacak, devletten aldığı hazine yardımıyla PKK-YPG’ye canlı kalkan oldu, dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, ben de böyle düşünüyorum. Harekat sürerken çoğumuz dönüp de “HDP ne diyor” diye bakma gereği bile duymadık o yüzden.
Ama biz gazeteciler, zamanın kaydını tutan kişilerizdir aynı zamanda. O yüzden oturdum, HDP’nin Barış Pınarı tutumunu satır satır topladım.
Tespitlerle başlayalım.
Bir kere HDP, işbirliği içinde olduğu CHP gibi ikircikli davranmadı. Yalpalamadı, yalandan tutum almadı. CHP üzerinden hedef birliği yaptığı ve zaman zaman oturdukları koltukları başlarına kaktığı İyi Parti gibi keskin dönüşler, hızlı manevralar da yapmadı.
Kuruluşundan beri ne idiyse, nerede duruyor, neyi savunuyor ise onu devam ettirdi HDP. Yani? PKK’nın siyasi uzantısı olduğu gerçeğini bir kez daha teyit etti.
Nasıl mı? TBMM’de “tezkere”ye itiraz etti. PKK-YPG terör örgütü güneyimizde terör devletçiği kuramasın diye Türkiye’nin başlattığı Barış Pınarı Harekatı’nın karşısında yer aldı.
Tam olarak nerede mi?
Koordinatlarına bakılırsa HDP tam olarak PKK mevzilerinde.
HDP’liler Meclis kürsüsünde Kandil’in argümanlarıyla konuştular. Millet “vekili” sıfatıyla bu aziz milleti üzdüler, lekelemeye çalıştılar, sabrını zorladılar.
PKK asker-sivil vatandaşlarımızı katlederken göstermedikleri hassasiyet ve aculiyetle başımıza “barış güvercini” (!) kesildiler. Terör suçluları için can siper ettiler.
Türklerle Kürtlerin -inananlar için kalubeladan, inanmayanlar için bin yıldan beridir süregelen-kardeşliklerine laf ettiler.
Barış Pınarı’na “işgal”, terörle mücadeleye “savaş”, PKK’ya “Kürtler”, TSK önünde vatanları için mücadele veren Suriye Milli Ordusu’na “IŞİD” diyerek iftira ettiler.
Aynen şöyle.
HDP Eş Başkanı Sezai Temelli: “AKP-MHP iktidarı tarafından kuzey ve doğu Suriye'ye yapılan saldırı, uluslararası anlaşmaları ihlal ederek tek taraflı saldırıyla başlatılan savaş ve işgal girişimidir. Kürtlerin kazanımlarını yok etmek istiyorlar. Türkiye kayıtsız şartsız askeri varlığı dahil bütün varlığıyla Suriye topraklarından çıkmalı. Uluslararası kamuoyunu bu savaşı önleyecek adımları atmaya, girişimlerde bulunmaya davet ediyoruz.”
HDP Eş Başkanı Pervin Buldan: “Terörle mücadele’ söylemiyle işgal girişimini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Biz biliyoruz ki sizin tarih boyu yaptığınız Kürtlerle mücadeledir. Şunu unutmayın. Kürt halkı sizin bu faşizminize karşı mücadele etmesini iyi bilir. Ve edecektir de”.
HDP kurumsal hesabı: “Halkların kardeşlik içinde yaşadığı bölgeye işgal girişimi başladı”. Saruhan Oluç: “Kürtlerin, Suriye’de statü sahibi olmaması için Türkiye Devleti cihatçılarla, IŞİD artığı çetelerle birlikte hareket ediyor”.
Garo Paylan: “Barış Pınarı tehcirdir, BM tanımına göre soykırım girişimidir. Demografiyle oynamak suçtur. İsrail de aynı argümanlarla Filistin topraklarını işgal etmektedir”.
Osman Baydemir İngiltere’de BBC önünde “Terörist kim”, “diktatör kim" diye sordu, PKK yandaşları “Erdoğan” diye cevapladı. Baydemir, Ermeni soykırımının Suriye’de Kürtlere karşı uygulandığını iddia etti.
Ö. Faruk Gergerlioğlu: “Bu harekatın sonu barış pınarı değil kan pınarı olacaktır”.
Kemal Bülbül: “Bu bir işgal ve istila hareketidir. Bu da katliamla, baskıyla, topla, tüfekle, işkenceyle oluyor. 32 kilometre Suriye topraklarının Türkiye’ye peşkeş çekilmesidir”.
Fatma Kurtulan: “Adını ne koyarsanız koyun, HDP bunu savaş ve işgal olarak görür”.
En komiği ise HDP kurumsal hesabından yapılan ve CHP’li Sezgin Tanrıkulu ile birlikte HDP’lilerin ve PKK’lıların ödünü kopartan İHA-SİHA’larla ilgili şu paylaşımdı:
“İşte bu savaşın bir nedeni de bu. Damadın SİHA’ları yok satsın, cebine paralar dolsun, halkın evine ise ateşler düşsün diye...”
Gülmeyin, hesabının siyasi ve hukuki olarak sorulacağı günler için bir yere kaydedin.