Kılıçdaroğlu, aday konusunda ısrarla bir hususun altını çiziyor. "Sorun kişi sorunu değil. Sorun bir sistem sorunu. Ali olsa ne olur Veli olsa ne olur" diyor.
Eskiler buna mugalâta diyor. Demagoji demek. Laf ebeliği, laf cambazlığı yaparak, aklımızla alay ederek milleti yanıltmaya kalkıyor.
Kılıçdaroğlu'nun yaptığı yine aynı manada safsatadır.
Safsata, ilk bakışta ikna edici ve geçerli gibi görülebilen ancak yakından bakıldığı zaman kendilerini ele verebilen sahte argümanlardır.
Mugalâta, safsata; Kılıçdaroğlu'nun yaptığı tam da budur.
Ne demek "kişi sorunu değil?", "Ali olsa ne olur Veli olsa ne olur?" ne demek?
Madem kişi sorunu değil, niye aylardır bir isim bulmuyorsunuz?
Öyle ya falan da olsa filan da olsa olur dediğinizde eli yüzü düzgün bir ismi şimdiye kadar açıklardınız.
En önemlisi, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi içinde görev yapacak bir Cumhurbaşkanı seçilecek. Anayasa gereği o kadar çok yetkisi var ki, "Ali olsa ne olur, Veli olsa ne olur" safsatası, konunun önemini hiç izah etmiyor.
Kaldı ki, daha şimdiden 6'lı masadakilerin hepsi; "ismi çok iyi belirlemeliyiz, yoksa yarın, 'ben yüzde 50+1 oy almışım' diyerek bizi dinlemeyen bir karakter problemi ile karşılaşırsak her şey boşa gider" ikazlarını yapıp duruyorlar.
Hem isim önemli değil diyeceksiniz, hem de aklınızda deli deli sorular olacak...
Pekiyi Kılıçdaroğlu niye böyle konuşuyor?
Kılıçdaroğlu kendi ismi için zemin hazırlıyor.
CHP'ye çalışan anket şirketleri zaten bu gazı veriyor.
Girişi şöyle yapıyorlar: Aday, Mansur Yavaş da olsa, İmamoğlu da olsa, Kılıçdaroğlu da olsa her durumda muhalefetin adayı kazanıyor...
İkinci adım; madem kesin sonuç böyle CHP Genel Başkanı varken, bir belediye başkanı neden aday yapılsın...
Son adım; Kılıçdaroğlu kesin aday olmalıdır.
Bu algı operasyonuna, anket şirketleriyle birlikte iki gün önce Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu da katıldı.
HaberTürk gazetesine verdiği röportajda, Kılıçdaroğlu'nun adaylığına göz kırparken Yavaş ve İmamoğlu'nu da haşladı:
"Son zamanlarda bana gelen bilgileri söyleyeyim. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın en az 3 puan üzerinde görünüyor. %15 civarındaki kararsız seçmen dağıtılmadan önce... 'İmamoğlu'nu ya da Yavaş'ı istiyoruz, onlardan biri aday olurlarsa mutlaka kazanır' demek, cahilce bir iddia. Erdoğan'ın politik birikimini mali imkânlarını, yargıdaki imkânlarını hafife alıyorlar. Erdoğan buldozer gibi ezip geçer."
Sakın "vay be..." demeyiniz.
"6'lı masa, ABD projesine intibak eden bir yapı olduğu için roller daha önce dağıtılmış" diye düşünüyorsanız, şaşırmazsınız.
5 Ocak'ta 6'lı masanın onuncu toplantısı var.
Eğer Akşener geri adım attı ve Karamollaoğlu bunun üzerine Kılıçdaroğlu'nun önünü açıyor ise maç başlıyor demektir.
Kılıçdaroğlu'nun havaya girdiği, "tutmayın beni" pozlarında, İstanbul'u afişlerle donattığından belli.
"Ey Dünya... Sana rakip olmaya geliyorum. Başlıyoruz..." diyor.
Hem de dünyaya meydan okuyor.
Hani muhalefet liderleri, "adayı 6'lı masa belirleyecek" diyorlar ya. Bu da boş laf.
Kılıçdaroğlu, resmen, alenen adaylığını 6'lı masaya dayatıyor.
Kılıçdaroğlu'nun adaylığı, Anadolu'daki güzel bir sözle izah edilebilir: Dananın karnındaki ciğere nohut ıslatıyorlar.
Bakalım 6'lı masanın 5'lisi, CHP'ye koltuk değneği olacak mı?
Milletin tek başına vermediği iktidarı bir proje dâhilinde CHP'ye vermek istemenin vebalini taşıyacaklar mı?
Haydi bakalım, hodri meydan...