- Elimizde Erdoğan ve çevresiyle ilgili neler var?
- Efendim para hareketleri var.
- Nasıl, yolsuzluk mu?
- Hayır, yasal banka hareketleri.
- Eee?
- Miktarlar yüksek, 1 milyon dolarlar. Bunları arka arkaya getirirsek, yurtdışına para kaçırma olarak kullanabiliriz.
- Ama bunlar Türk bankalarından ve kendi adlarına yapılmış, böyle para kaçırılır mı?
- Arka arkaya getirildiğinde insanlar bunun yasal olup olmadığına bakmazlar. 'Milyon dolarlarla oynuyorlar' algısı yeterli.
- Peki başka bir şey?
- Bir de bu Suriyeli mülteciler meselesi var.
- Türkiye Suriyeli mültecilere dünyada bütün ülkelerden daha çok yardım yapmıyor mu?
- Evet, konumuz da bu zaten.
- Nasıl?
- Bu kadar parayı mülteciler için harcamıyor olabilirler.
- Olabilirler mi?
- Aslında pek mümkün görünmüyor. Çünkü 3 milyonun üzerinde mülteci var ve bunlar için şu ana kadar hiçbir ülkenin yapmadığı kadar kamp, hastane, okul yaptılar; herkese de ayrıca aylık para ödüyorlar.
- E o zaman?
- Ama yine de rakamlar çok yüksek 30 milyar dolardan bahsediliyor.
- Ama 30 milyar dolar 3 milyona aşkın sığınmacı için çok değil, üstelik 7 yıl boyunca...
- Zaten bizim mülteci başına harcadığımız paradan çok daha düşük rakamlara sorunu çözüyorlar.
- O zaman ne yapacağız?
- Efendim, dediğim gibi rakam çok yüksek, bu kadar paranın mülteciler için harcanmadığı izlenimi yaratabiliriz.
- Ama 3 milyon mülteci, 5 yıl ve 30 milyar dolar. Rakamlar ortada?
- Bu rakamların çoğunun belgesi bulunmayabilir. Çünkü bir günde 200.000 kişi aldıklarını biliyoruz.
- Evet acil durumlarda harcamaların belgesi olmayabilir. Ama olabilir de...
- Ama bu sebeplere kimse bakmaz; biz bu rakamları sorguladığımızda insanların kafasını karıştırabiliriz.
- Kim yapacak bunu?
- Daha önce verdiğimiz bütün dosyaları açıklayan bağlantılarımıza ulaştıracağız. Türkiye'deki iktidara karşı onların da isine yarayacak. Hem onların da kendi destekçi çevreleri var. Başka partiler, bizim fonlardan destek alan medya organları, bazı STK'lar. Bir de sosyal medyada etkin hesaplar tabii...
- Peki deneyin ama üstüne çok gitmeyin elimize bulaşabilir.
- Emredersiniz...
- Kim ulaştıracak?
- Olağandışı görünmeyecek. Türkiye'den getirilen dosyaların önemli bir kısmı New York'taki davada. Davayla ilgili medyaya bilgilendirme yapılıyor zaten. Uygun bir yol olur. Temsilcileri de var zaten.
- Tamam. Davayla zamanlaması önemli.
- Ona göre zamanlandı. Bilgileri var. Altyapı için Ada ile ilgili konuyu daha önce gündeme taşıdılar daha önce.
- OK...
***
Okuduğunuz diyalog hayal ürünü. Gerçek kişi veya kurumlarla benzerlik kurulabiliyor olması bu gerçeği değiştirmez.
Bazı işlerin böyle yürütüldüğü gerçeğini de...
CHP kameralara gösterdiği 'belge'lere erişme yetkisi olan bir kurum değil, bir parti. Belli ki bir yerden 'bavul gazeteciliği' yöntemiyle gelmiş. Daha önce FETÖ kaynaklı 'belge'leri siyasete taşımıştı. Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ 'bir yabancı istihbarat servisi mi verdi' diye sordu.
İkisi aynı kapıya çıkar. Veren 'hayalet' olur ama 'mal' piyasaya sürülür.
Neler olduğunu anlamak için biraz 'hayal gücü'nü kullanmak gerek.