Meltem Cumbul Adana Film Festivali’nden belirli bir ücret alarak sahneye çıktı. Bir görevli olarak işini yapmadı. Estetik ve etik açısından bu kadar saçma bir tepki görmedim. Uzanan eli sıkmak adab gereğidir. Ahlakın sağı, solu olur mu?
Adana Film Festivali’nin ödül töreninde Buğday filmiyle jüri özel ödülünü alan Semih Kaplanoğlu sahneye çıkıp sunuculardan Meltem Cumbul’a elini uzattığında Cumbul elini vermedi. Kaplanoğlu olayı anlayamadı ve tekrar elini uzattı, fakat bu girişim de sonuçsuz kaldı. Üstelik ödülü alırken Meltem Cumbul arkasını dönerek tepkisini devam ettirdi. Birisi ödüllü ve elit yönetmenlerden Semih Kaplanoğlu, diğeri oyuncu Meltem Cumbul’du. Biz bu duruma nasıl geldik diye kendi kendime sordum. Toplumun bölünmüşlüğünün üzücü bir hatırası olacak bu olay. Cumbul, Adana Film Festivali’nden belirli bir ücret alarak o sahneye çıktı. Festival için görevliydi. Yani ne ödül almak için o sahnedeydi ne de filmi vardı festivalde yarışan. Bir görevli olarak işini yapmadı. Hadi bunu da geçtim. Bu toplumda farklı siyasi görüşe sahip insanlar artık el de mi sıkışamayacak? Biz bu kadar bölündük mü? Tamam biliyorum o lanet ödül sahnesinde bir şey var. Oraya çıkan yıllardır saçma sapan mesajlar verme hastalığına tutuluyor. Ama inanın estetik ve etik açıdan bu kadar saçma bir tepki görmedim.
SOSYAL MEDYANIN ETKİSİ
Şimdiyse bu olayın ayıbı yetmezmiş gibi toplum bu olay üzerinden bölünmüşlüğünün derinliğini kutluyor. Beni en çok şaşırtan ise bu durum. Hangi ideolojiye sahip olursanız olun o insanın uzanan eli sıkılır. Bu bir adab gereğidir. Nasıl insanlar sadece ideolojik sebeplerden bu hareketi doğru bulabilirler? Yani nerede sizin insanlığınız? Bu acaba sosyal medyanın etkisi mi? Ölen insanların bile arkasından sallamayı ayıp addetmeyen bir toplumun geldiği son nokta mı? Sen sağcısın ben solcu ve hayattaki bütün ilkeler sana bana göre değişir mi? Ahlakın sağı solu mu olur? Bu olayı tartışan insanlar hiç mi bunu düşünmez. Üstelik demogoji gırla twitterda okudum efendim zamanında Kaplanoğlu Antalya’ya gelen Sırp yönetmen Emir Kusturica’yı protesto etmiş de Cumbul’un hareketini o yüzden hak etmiş. Bu iki olayı siz nasıl benzeştirebilirsiniz? Değil Kaplanoğlu ben dahil kimliğini bilen ve bundan utanmayan bütün herkes Kusturica’yı o dönem protesto etti. Soykırıma uğrayan Balkan Müslümanlarının kanı adına yapıldı o protesto. Üstelik kimse Kusturica’nın karşısına geçip de böyle bir hareket yapmadı. İnanın o kadar haklı durumda bile Kaplanoğlu Kusturica ile karşılaşsa ve Kusturica ona elini uzatsa sıkar ve eleştirisini yüzüne söylerdi. Zaten insanlık bunu gerektirir. Kısaca bu kadar zor mu “Evet Meltem Cumbul büyük bir hata yaptı. Ne estetik ne etik olarak bu hareket ona yakışmadı” demek? Bunu kabullenince ideolojinize mi ihanet ediyorsunuz? Bence olayı böyle algılamak ideolojiyle ilgili değil bizim kaybolan insanlığımız ile ilgili.
KAPLANOĞLU’NUN YORUMU
Oturup yazıyı yazmadan önce Semih Kaplanoğlu’nu aradım Bükreş’teydi. Ve tam bir toplantının ortasındaydı. Bir iki hoşbeşten sonra olayı yorumlamasını istedim. Kaplanoğlu artık bu olayı konuşmak istemediğini, zaten çok üzgün olduğunu ve artık devamının gelmemesini istediğini söyledi. Eğer bu olaya harcadığımız enerjiyi sinemaya verseydik yepyeni filmler çekerdik diye de ekledi. Sonuçta bir sinemacı filmleriyle konuşmalı diye devam etti. Haklıydı, her ideoloji sahibi eğer sanatçıysa yaptığı işlerle bunu ifade eder. Acaba bizim sanatçılarımızın, sinemacılarımızın bu ödül sahnesi performansları da bunla mı ilgili? Kaplanoğlu’nu fazla oyalamadım ve teşekkür edip telefonu kapadım.
CUMBUL’A ULAŞILAMIYOR!
Hemen ardından da Meltem Cumbul’un elimdeki son telefon numarasını aradım. Sinema eleştirmeniyiz ama özünde de gazeteciyiz. Bir yazı yazacaksak, fikir yürütüceksek olayın her tarafını dinlememiz lazım. Telefon numarası kapanmıştı. Bilemiyorum belki bendeki numara eskiydi belki bu olaylar yüzünden telefon iptal edildi. Ama ulaşamadık Cumbul’a. Keşke ulaşsaydık, o da yaptığının bir anlık öfkeyle olduğunu söyleyip özür dileseydi. Ama olmadı, olamadı.