Artık çok fazla kalmadı.. Ama yine de TBMM’deki kavga-gürültünün ana nedeni olarak, oyların açık verilmesini gösteriyorlar.. Deniyor ki; “Ak Partililer, oylarını göstere göstere veriyor, dolayısıyla yasayı açıkça ihlâl ediyorlar”.. Değerli dostlar anayasa değişikliği oylamasında gizli oy kullanılır, bu doğru.. Fakat“gizli oy” demek,“..kapanılır odaya, kimseye gösterilmez, birisi bilirse oylama geçersiz sayılır” demek değildir.. Gizli oy demek, kimse oyunu açıklamaya mecbur bırakılamaz demektir.. Bağlayıcı grup kararı alınamaz.. Parti yönetimiyle, bakan yahut başbakan tesiriyle oy kullanılamaz demektir.. Ak Partili vekiller içinden, ne oy verdiğini açıklamak istemeyen, açıklamıyor.. Açıklamak isteyenin ağzını burnunu niye kırıyorsunuz ki?.. Gelin “gizli oy fetişistleri”, söyleyin bana.. CHP’lilerin ne oy verdiğini biliyor muyuz?..“Hayır” oyu verdiler değil mi?.. Eee?.. Nerede kaldı bu işin gizliliği?.. Devlet Bahçeli; “bir oyum var o da evet” demedi mi?.. Kemal Kılıçdaroğlu, oylamaya katılmayarak, bir tercihte bulunmuş olmadı mı?.. Demek ki bu oylar gizli falan değil.. Numara yapmayın..
TBMM’nin itibarsızlaştırılması tezgahı
Bu tezgahı en son 28 Şubat sürecinde yapmışlardı.. TBMM’nin itibarsızlaştırılması operasyonu.. Hatırlasanıza anketler yayınlanırdı.. “En güvenilir kurum” anketleri.. Her seferinde “Ordu” çıkması tesadüf müydü zannediyorsunuz?..
O vakitler, evvelâ milletvekili itibarsızlaştırıldı.. Dolayısıyla meclis.. Millet iradesinin en yüce tecelligâhı Gazi Meclis, iş emanet edilecek bir yer olmaktan uzak gösterildi.. Hükümet çıkaramayan, Cumhurbaşkanı seçemeyen, yasa bile yapamayan bir istikrarsızlık sembolü.. ‘Ordu göreve’ bu şartlarda davet edildi.. Bugün CHP’nin sistematik olarak meclisi terörize etmesini de bu deneyimler ışığında değerlendirmek lazım.. Aynı oyun oynanıyor.. CHP’nin kâh kürsüyü yıkarak, kâh milletvekillerinin boğazını sıkarak, burnunu kırarak, bacağını ısırarak yaptıkları şey tam da bu… Millete “Bu meclisten bir cacık olmaz” dedirtmek.. Hani Kemal Bey bir “kontrollü darbe” arıyordu ya.. İşte o kontrollü darbe şu sıralarda Ankara’da yapılıyor.. Fiili engellemeler, fiziksel müdahaleler, barikatlar, işgaller, ısırmalar, burun kırmalarla.. 10 sene önce olsa olurdu ama şimdi yemiyor millet..
Bugünkü ABD’nin PKK desteği
Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanlığı, apaçık bir PKK yapılanması olan DSG’yi aklamak için garip bir açıklama yapmış.. Açıklamada deniyor ki; “...Gücümüz PKK’nın parçası değildir, kendimizi Suriye ulusunun ve Suriye topraklarının bir parçası olarak görüyoruz. Topraklarımızı teröristlerden kurtarabilmek için diğer Suriyeli muhalif gruplarla birlikte kanımızı verdik”
Bize sanki açıklama DSG’den yapılmış da kendileri paylaşmış gibi yansıtıyor.. Ama çok açık ki CENTCOM karargâhında kaleme alınmış.. Ve buz gibi bir PKK propagandası.. Nasıl ki Putin, büyükelçi restleşmesi için “Trump döneminin başlamasını bekliyorum” demişti.. Bizim için de anlaşılan aynı durum söz konusu.. Müstakbel ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın, “Suriye meselesinde Erdoğan’la tekrar çalışmalıyız” sözünü CENTCOM’un bu PKK’yı meşrulaştıran açıklamasıyla birlikte okumakta yarar var...