AK Partili bazı belediye başkanlarının istifasından sonra gözler, İstanbul’da da benzer bir süreç yaşanıp yaşanmayacağına çevrildi.. Çok dedikodu var.. Normalde siyasetin doğası gereği, dedikodular olur, durum ciddileşene kadar beklenirdi.. Fakat bu sefer durum farklı..Zira Melih Gökçek işi de dedikoduyla başladı.. İki hafta içinde iş bitti.. Dolayısıyla herkes birbirine soruyor şimdi; “Senin kulağın deliktir, var mı bir duyum” diye.. Ben resmi ortaya koyayım, herkes dilediği gibi yorumlasın.. Son dönem yapılan 3R uygulamasının apaçık bir 2019 hazırlığı olduğu anlaşılıyor.. Nedir 3R?.. Regülasyon, Revizyon, Rotasyon.. Anlamı şu; Erdoğan işini şansa bırakmak istemiyor.. O halde Ankara Büyükşehir’de, İstanbul’da bile 3R uygulamasına gitmişken, bunu ilçelere yaymayacağını düşünmek rasyonel olmaz.. (Oldu sana 4R) İyi de hangi ilçeler?..
CHP açısından bakacak olursak, İstanbul’dan, 16 Nisan’da ‘sıfır hata’ ile çıktıklarını görüyoruz.. Yani, CHP’li belediyelerin tamamında CHP’nin kampanya öncülüğünü yaptığı ‘hayır’ çıkmış 16 Nisan’da… AK Parti için aynı yorumu yapmak mümkün mü peki?.. AK Partili belediyelerin olduğu bazı ilçelerde referandum kaybedildi.. Esenyurt, Eyüp, Üsküdar, Küçükçekmece… Diyeceksiniz ki, “3R kriteri, salt referandum sonuçları olsaydı Bursa değişmezdi..” doğru.. Demek ki salt referandum sonuçları değil.. Haa, referandum başarısızlığına rağmen yine de bu ilçe belediye başkanları ile ilgili tasarrufta bulunmayabilir AK Parti genel merkezi.. Orada da başka hesaplar yapılmış olabilir.. Fazla sürmez.. Erdoğan; “İlçe belediye başkanları ile ilgili böyle bir şey yok. Ama bu olmayacağı anlamına gelmez” diyeli henüz iki hafta oldu.. Bu sözü, bir önceki rüzgardan hatırlıyor olmalısınız..
Yanıldım ama sor hele neden yanıldım!
En başta ‘ama’sız bir şekilde ifade etmeliyim ki, “yanıldım, özür dilerim”.. Bu istifa süreçleriyle ilgili öngörülerden söz ediyorum.. Kanal D’de bu haber ilk çıktığı gün peşine düştüm.. Üç kaynaktan doğrulama yapmaya çalıştım. AK Parti Genel Merkezi, Beştepe ve ilgili Belediyeler.. Açık söylemeliyim ki, elimdeki verilen sonucu, 2’ye 1 ‘manipülasyon' galip gelmişti… Beştepe ve ilgili belediyeler cepheden reddediyordu.. AK Parti içinde ise haberler ihtiyatlı bir şekilde ‘ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ yaklaşımıyla teyit ediliyordu.. Biraz da açık kaynakları taradım.. AK Parti sözcüsü Mahir Ünal, o günlerde hem açık basın toplantısıyla hem de katıldığı bir televizyon programında açık açık ‘başkanlarımızdan istifaları istendiği gibi bir durum asla yok’ demişti.. Beştepe’den Gökçek ile yapılan görüşmenin içeriğine dair dair çıkan haberler için ‘hayal ürünü’ diye açıklama yapılmıştı.. Dolayısıyla Ahmet Hakan’a da, Abdülkadir Selvi’ye de Fatih Altaylı’ya da itiraz ettim..Ama ‘ilk üç gün’ (!).. Şimdi akıllandım. Her dedikodu için, ‘hele bir bakalım-bekleyelim’ diyorum..
Bülent Tezcan’dan kurtul CHP
CHP’nin arkasındaki kurmay zekaya sesleniyorum. Kim yönetiyorsa artık.. FETÖ-Nato ittifakı mı?.. İstanbul sermayesi ve kompradorlar mı?.. Elitist Jakoben takımı mı?.. Kimse artık.. Ona sesleniyorum.. Bülent Tezcan konuştukça, freni boşalmış hafriyat kamyonu gibi başaşağı hızla gidiyorsunuz farkında değilsiniz.. Bugün size şirin görünen pek çok sözü, aslında CHP’nin bütün imajını yerle bir ediyor.. Erdoğan için,‘Faşist diktatör’ demesini, ‘Aaa hak etti ama valla bravo Tezcan Bey’e, ağzına sağlık’ diye alkışlayan ‘Cumhuriyet Teyze’lere bakmayın siz.. Durup dururken, hiç yok yere çarşaf çarşaf, 1923-1938 ve 1938-1950 dönemi, faşizmi aratmayan CHP uygulamaları konuşuluyor her yerde.. AK Parti’den gelen ilk yanıt ne oldu?.. ‘Diktatör arıyorsanız CHP’nin tarihine bakacaksınız’.. Öyle değil mi.. A Haber ve 24 Televizyonu açtı arşivleri,‘işte diktatör’ başlığı altında baskı zulüm yıllarından örneklerle yayınlara başladı.. Hiç gereği yokken.. Bence söyleyin az konuşsun adamınız..