"Dinde zorlama yoktur" İslam'ın temel kurallarından birini oluşturan Kuran ayetidir.
Bir insan, çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede yaşayabilir ve İslam'dan başka bir inanca sahip olabilir.
Hatta ateist de olabilir.
Müslümanların ona baskı yapmasını bizzat İslam yasaklar.
Onun içindir ki asırlar boyu Müslüman Osmanlının idaresinde yaşayan gayr-i Müslimler inanç özgürlüğünü sonuna kadar yaşamışlardır.
Batının engizisyon mahkemelerinden kaçan Yahudiler bile Osmanlının temsil ettiği İslam'ın hoşgörüsüne sığınmışlar ve bir arada yaşama kültürünün ne olduğunu bizzat yaşayarak görmüşlerdir.
Toplumumuz başka inançlara bu kadar saygılı iken içimizde Müslüman olduğunu iddia edip şeriat diyerek, hilafet diyerek, cemaat/tarikat diyerek, çarşaf diyerek dolaylı biçimde İslam'a ve Müslümanlara saldıran ikiyüzlüler var.
Doğrudan inanmıyoruz deseler sorun yok. Ama Müslüman görünüp İslam'a her münasebette farklı gerekçelerle saldıranları gördükçe ateist olduğunu açıkça söyleyen Aziz Nesin'in daha dürüst ve daha mert bir insan olduğu bir kez daha anlaşılıyor.
Seçmenini tenzih ediyorum ama CHP yönetiminin ve sözcülerinin din konusunda Yaşar Nuri Öztürk hocanın tarifiyle üzerlerinden 'Kuran dışılık din dışılık örtüsünü' kaldıramadıklarını görüyorum.
Bu yaklaşımlarını son günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) üzerinden sergiliyorlar.
Din karşıtlıklarını, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun vatandaşın sorularına verdiği cevaplardan, hutbelerden yola çıkarak sürdürüyorlar.
Dinin yani İslam'ın toplumda ve kamuda görünürlüğünden fevkalade rahatsızlar.
CHP'nin, DİB'in protokolde 40 basamak yükselmesinden duyduğu rahatsızlığın temelinde de bu gerçek yatmaktadır.
Evet, DİB'in benim de eleştirdiğim çok yönü var, çok eksiği var.
Ama tüm eksikliklerine rağmen genelde vatandaşı memnun eden bir hizmet sunuyor.
İşte bu durum CHP'yi rahatsız ediyor. Hatta dün bir gazete DİB'i Cumhur İttifakı'nın üçüncü ortağı olarak ilan etmiş.
DİB'in bu Cuma fahiş fiyatla ilgili hutbesini iktidara destek olarak algılamışlar.
Hutbelerin toplumun haftalık sorunlarına değinmesi esastır. Doğal olan da bu hayat pahalılığında tüccarı dürüstlüğe ve fahiş fiyat uygulanmamasına davet etmesidir.
Fakat CH, DİB'den memnun değildir. Çünkü DİB siyasete değil tüm eksikliklerine ve kusurlarına rağmen dine hizmet etmektedir.
Aynı DİB Rıfat Börekçi zamanında ve Dr. Lütfü Doğan zamanında CHP'nin baş tacıydı.
Neden?
Çünkü Doğan bir dönem CHP senatörlüğünü, Börekçi ise bir adım daha ileri giderek CHP'nin Ankara İl Başkanlığını yapmıştı!
Evet, ilk Diyanet İşleri Başkanı Rifat Börekçi aynı zamanda CHP'nin Ankara il başkanlığını yapmıştır!
Diyanet İşleri Başkanı Rifat Börekçi aynı zamanda CHP Ankara il başkanı(Vilayet İdare Heyeti Reisi) olarak CHP ilçe örgütlerine 18 Mart 1931 tarihinde aşağıdaki yazıyı göndermiştir:
"Kazanız(ilçeniz) dâhilinde her hangi bir teşekkül namına veya müstakillen (bağımsız olarak) namzetlik (adaylık) koymak teşebbüsünde bulunanlar veya namzetlik koymak suretiyle dahi fırkamızın(partimizin) muvaffakıyeti aleyhinde herhangi kimseler tarafından herhangi bir mahiyette faaliyet his olunursa etrafiyle ve mufassal (ayrıntılı) olarak süratle malumat verilmesi rica olunur efendim."(D. Mehmet Doğan, Türkiye Cumhuriyet Tarihine Giriş, 2014, 4. Baskı sayfa 339-342)
Acaba CHP dini hizmet veren bir başkan değil de Börekçi gibi partisine hizmet eden bir başkan mı arıyor?
Yeniden atanan Erbaş hocaya tepkilerinin temelinde de DİB'in CHP zihniyetine teslim olmaması vardır.
Bunu söylerken DİB'in iktidar partisi dâhil hiçbir parti lehine açıklama ve faaliyet yapmasını da doğru bulmadığımı söylemek isterim.
DİB kanunda belirtilen görevleri yapmalıdır ve kesinlikle siyaset yapmamalıdır.
DİB eleştirilemez bir kurum değildir. Eleştirilebilir hatta eleştirilmelidir de!
Ama bu eleştirilerin, genelde kurum üzerinden dini yani İslam'ı hedef alan aleyhte propagandaya dönüştüğünü görüyoruz ve işte onu kabul etmiyoruz.
Eleştiri başka şey, aleyhte propaganda başka bir şeydir.
Unutulmamalıdır ki DİB ve başkanı aleyhindeki propagandaların altında dini yani İslam'ı karalama hinliği yatmaktadır.
Samimi uyarı yerine başkanı manşete çekerek, onunla alay ederek ve Din İşleri Yüksek Kurulu'nun kararlarıyla dalga geçerek takınılan tavır, kimse kusura bakmasın, DİB üzerinden din ile İslam ile dalga geçmektir.